Bebek odamızı aldık :) 13 Nisan Cumartesi 2013

Uzun zamandır Cumartesi günüm ilk kez bu kadar yoğun geçti. Kahvaltımı ofiste Değirmen'den beyaz peynirli sandviç alarak yaptım. Yine kuzucum Berra ile beraber bir iş gününü tamamladık. Şansına bugün ofiste digiturk yayını olmadığı için biraz sıkıldı ama çözümü ipadden çizgi film açarak çözdüm. Biraz da resim yaptı, kendi kendine oynadı. Bundan sonra ki haftalarda artık Cumartesileri yanımda olmayacak çünkü yarın annem geleceği için artık haftasonları beraber takılırlar :)

Evet yanlış duymadınız yarın annem ve babam Antalya'dan geliyor :) Uzun bir süre bizimle yaşayacaklar. İlk 1 sene İnci'ye annem bakacak. Babam da işinden ayrıldı artık benim özel sekreterim olacak. Bu kadar becerikli ve yakışıklı bir yardımcım olduğu için çok şanslıyım ;) Artık yarından sonra Lale Devri'miz başlıyor. Sanırım hamileliğimin en rahat ve bolluk içindeki günleri olacak :) Evde yemek var mı yok mu derdi kalmayacak, ne istersem pişecek, ev işleri ve düzeni yolunda gidecek, ben sadece işten eve, evden işe kafam rahat çalışacağım. Allahım şükürler olsun bu günlere de kavuşuyoruz :)

Bugünün en önemli işi Modoko'ya son kez gidip artık bebek odasını sipariş vermek. İş çıkışı önce yemek yemeye Mozaik Çarşı'ya gittik. 2 gündür sebze yemediğim için mutsuz olduğumdan ben sebze yemek istedim. Berra ve Kürşad mantı yediler.



13.30
1 porsiyon sebze güveç (acılıydı)
6-7 tane minik etli yaprak sarması
1 kase cacık
Berra'nın kalan 3 kaşık mantısı

Yemekten sonra eve gidip İnci'nin odasının ölçülerini aldık ve sonra Modoko'ya gittik. Akşam saat 18.30'a kadar neredeyse tüm bebek mobilyacılarını yeniden gezdik, fiyat aldık, pazarlık yaptık ve en sonunda Çocuk Kalbi Mobilya diye bir mağazadan haftasonu indiriminde olan bir takımı satın aldık. Takımda küçük karyola (büyüyenlerden değil çünkü ben onlardan hoşlanmıyorum), komodin ve gardolabı var. Üzerinde bazı değişiklikler (renk, kulp vb.) talep ettikten sonra anlaştık ve siparişi verdik. Bebek mobilyası için çok para harcamayı zaten hiçbir zaman düşünmemiştik. Önemli olan kullanışlı olması (gösterişli değil). Zaten çoğu mobilyacı ürünlerinin bebek için sağlıklı boya ile boyandığını ve kaliteli olduğunu iddia ediyor. İçini kesip bakmadığım sürece bundan emin olamayacağım için standart kalitede bir takım alıp olayı çözdük. Yani bu takım öyle hayallerimin bebek odası falan değil. Maksat işini görsün. Zaten hayallerimde bir model yoktu :) bebek odası işte... Rengi kırık beyaz, üzerinde çok uçuk pembe kısmi kaplamaları var ama fazla değil. Şu an oda takımının fotoğrafları elimde yok ama 1 ay sonra teslim edildiğinde çekip buraya eklerim. Bu arada takım peşin ödemede 2600 TL. Mobilyacılar ortalama 45 gün teslimat süresi veriyorlar. Yani bizim gibi gebelikte 30. haftaya yakınsanız teslimatın gecikmemesi konusunda iyi pazarlık edin. Biz pek çok çifte göre bu işlere geç başladık. Aslında daha erkenine gerek yok bence ama piyasası böyleymiş bilginiz olsun...

Mobilyacıları gezerken arada dondurma molası verdik. Tahmin edersiniz ki bu mola çok yorulan ve dondurma delisi olan Berra'ya çok iyi geldi :) Ben 1 tane Magnum Black yedim. Espresso aromalıydı. Beğendim. Sanırım bu yeni çıkmış, daha önce hiç görmemiştim.

Berra'yı babasına bırakıp eşimle ufak bir pazar turu yaptıktan sonra eve döndük. Canım birkaç gündür semizotu istiyordu. Görür görmez aldım. Aklıma ilk gelen salatasını yapmak oldu. Hem sebze yemiş olurum hem de bolca yoğurt. Eve gidince ilk iş semizotlarını bolca yıkadım.

20.00
1 tabak bol süzme yoğurtlu semizotu salatası
1 kase şehriye çorbası (mantının suyuyla yapmıştım, biraz bol şehriyeliydi)
1 dilim tam buğday ekmeği


Yemekten sonra 1 çay bardağı dolusu Siirt fıstığı yedim. Biraz da çilek yedim. Başka şeyler de yemiş olabilirim ama şu anda hatırlamıyorum. Not almamışım :) 

Bugün çok yorulduğum için akşamı nasıl bitirdim hatırlamıyorum bile...

Diyetisyen Serap Orak Tufan

13 Nisan Cumartesi 2013

12 Nisan Cuma 2013


Bugün 29+1 günümüz :) Akşam saat 18.00'de doktor randevumuz var. Nihayet 5 hafta sonra İnci tanemi göreceğim için çok mutluyum :)

Bu sabah kahvaltımı 09.15'de yaptım. Yine kaşarlı tostumu yedim ve 1 bardak süt içtim. Saat 13.30'a kadar 6 tane randevum var. Onlar bitince hemen ofisten firar edeceğim ve kendimi Bağdat Caddesi'ne atacağım.

11.30'da 4 tane Peyman kuru erik yedim.

İşim bittikten sonra ofisten ayrılıp 37 haftalık hamile olan bir arkadaşımla buluşmak üzere Bağdat Caddesi'ne gittim. Onun da kızı olacak.

Öncelikle buluşup yemek yemeye gittik. Ben çok acıkmıştım. Canım et yemek istemediği için tavuk tercih ettim. Yemek fena değilse de hayal ettiğim gibi çıkmadı. Dışarıda asla brokoli, karnıbahar garnitürleri yiyemiyorum çünkü tadı çok kötü geliyor. Az pişiriyorlar. Tavuk da fena değildi, pilav acıydı.

15.00
1 porsiyon meksika usulü tavuk (patates kızartmalarından birkaç tane yedim. Pilavın tamamını yemedim. Sebzelerin de sadece soğan ve biberlerini yedim.)
1 kutu ayran

İki hamile bol bol sohbet ettik. İkimiz de ayı hastanede doğuracağız kısmetse. Onların hazırlıkları neredeyse bitmiş. Bizde henüz birşey yok! Ama onların da isim henüz belli değil :)


Yemekten sonra yürüyüşe devam ettik ve Femical Klinik'e yakın Kitchenette'de oturup tatlı şımarıklığı yapalım dedik. Herkes çikolata yiyince bebeğin daha çok hareket ettiğini ve ultrasonda rahatlıkla yüzünü gördüklerini söylüyor. Ben de o nedenle çikolatalı bir tatlı yiyeyim dedim.

17.00
1 porsiyon dondurmalı profiterol (hamurun arasına krema değil sadece dondurma koyuyorlar)

Tatlıyı beğenmedim çünkü hamurları çok sertti ve dondurma yerine de kremasını tercih ederdim. Ama yine de yedim. İçim bayıldı ama sırf İnci için yedim :)

Saat 18.00'de kontrolümüze gittik. Eşim de işten erken çıkıp yetişti. Artık 7. ayımız bitti. Toplamda 8 kg almış durumdayım. 55 olan kilom 63'e çıktı. Çoğu insan 7 aylık hamile olduğuma şaşırıyor çünkü karnım çok büyük değil ve bebek hariç kendim kilo almadım. Son 2 ay ne yaparım bilemiyorum çünkü Pazar günü annem gelecek ve artık evde ne istersem olacak :)

Maalesef bebeğimiz kafayı gömmüş baş aşağı duruyordu ve tüm çabalarımıza rağmen yüzünü göstermedi :( Ama saçlarını gördük :) Ağırlığı 1500 gram, boyu da 40 cm olmuş. Maşallah İnci taneme...

Doktordan sonra arkadaşlarımızla buluşup Bağdat Caddesi'ndeki BiBuçuk'ta yemek yedik. Ben bir çizburger sipariş verdim. Yanındaki patateslerden yemedim ama önden gelen atıştırma tabağından birkaç tane yemişimdir.

20.30
1 adet soğan halkası
2-3 tane elma dilim patates
1/2 parça tavuk

1 adet çizburger (doyduğum için küçük bir parçasını eşime verdim)
1 kutu ayran




Yemekten sonra arkadaşlarımızın evine gittik. Orada da 1 top kaymaklı dondurma ve küçük bir parça browni (1/4'den bile azdır) yedim. Sunum hoş değil mi ;)




Bu arada bugün yeni adı Koz olan eski İlgi Kuruyemiş'ten bolca kuruyemiş aldım (hurma, Siirt fıstığı, Datça bademi, ayçekirdeği, ceviz). Önümüzdeki günlerde kendimi iyi beslemeyi düşünüyorum :) Burada şubeleri olmadığı için Ataşehir'e bile sipariş getiriyorlarmış. Üstelik fiyat sınırlaması olmadan. Zaten hergün 2 kez Ataşehir'e servise çıkıyorlarmış. Önemli olan sabah mı akşam mı teslim almak istediğiniz. Bu hizmet hoşuma gitti çünkü kuruyemişleri gerçekten çok kaliteli oluyor.

Yarın yoğun bir iş günü olacak...

Diyetisyen Serap Orak Tufan
12 Nisan Cuma 2013

Hamilelikte 29. hafta

29. hafta
Bugün İnci tanemle 29. hafta dönümümüz!!!! 30'lu haftalardan sonra geri sayıma başlarız artık :)

Kendisinin durumdan haberi yok ama henüz hiçbir şeyini almadık :( ne odası var, ne puseti, ne giyecekleri, yeni doğan seti bile yok. Tembel annesi ve babası henüz bebek alışverişine zaman ayıramadılar. Sanırım hala bir bebek beklediğimizin farkında değiliz :)

Artık bu hafta sonu bir oda takımı alırız gibime geliyor. Zaten 2 hafta önce Modoko'da bebek mağazalarını 2 saat kadar gezmiştik. Kafamız allak bullak olmuştu ve çıkmıştık. Öncelikle bebek odasının ölçülerini almamız gerekiyor. Sonrası kolay. Zaten sade bir takım istiyoruz. Çoğu oda takımı zevkimize uymuyor. Yatak olarak da 4-5 yaşa kadar kullanılabilen küçük karyolalardan almayı düşünüyoruz. Büyüyen ve 10-12 yaşa kadar kullanılabilenlerden hiç hoşlanmadık. O kadar uzun vadeye gerek yok. Sıkılırım ben :) Ayrıca bebek odamız da çok küçük.

Hala karnımı kremlemeye devam ediyorum. Her sabah! Artık akşamları bıraktım. Çünkü sonuçta bunlar da kimyasal şeyler. Dolu dolu sabah akşam kullanmak zararlı olabilir diye düşündüm. Ama yanılıyor da olabilirim tabi. Daha önce 1 kutu bebe yağı ve 1 kutu Mustela hamile kremi bitirdim. Şimdi de Lierac Phytolastil kullanıyorum. Krem sanıyordum ama bu jelmiş. Bu bitince de başka bir marka deneyebilirim. Şu ana kadar çatlak olmadı, sanırım bunda az kilo almamın da etkisi vardır ama bence çoğunlukla cilt tipiyle de ilgili. Bundan sonraki haftalarda ne olacak bilemeyiz? Ama en önemlisi içten nemlendirme, bolca su için, ben günde ortalama 2,5 litre su içiyorum. Hele 2. trimesterda 3 litreyi geçiyordu.

Yarın doktor kontrolümüz var. Umarım İnci'nin yüzünü görebiliriz. Geçen sefer ki kontrole eşim gelememişti. Bu sefer o da gelecek. Ben 5 haftadır görmüyorum kızımı, çok özledim. Neyse ki doktorumuz (Doç. Dr. Tolga Ergin) görüntüleri cdye aktarmıştı, bu sayede eşim de görebilmişti.

Gelelim bugün yediklerime...

Sabah 09.15'de 1 bardak süt eşliğinde kaşarlı tostumu yedim ve ofise geldim. Ekmeğim Doygun'un tam buğday ekmeğiydi. Kaşar peynirimi de genellikle Sütaş alırım. Sütüm de Pınar oluyor. Hergün günlük süt alma gibi bir şansım olmadığı için uht süt alıyorum. Ama fırsatım olsa günlük pastörize süt alırdım.

12.00'de 3 adet kuru erik yedim.

Saat 14.00'e kadar randevularım olduğu için öğle yemeği saatim uzadı ve çok acıktım. Ne yiyeceğimi bilemedim. Ataşehir Değirmen'den ton balıklı sandviç siparişi verdim. Normalde ton balığını severim ama hamileliğim boyunca hiç yememiştim. İlk kez yiyeceğim.

14.30
1 adet ton balıklı sandviç ve biraz salata (yanında patates kızartması da gelmişti ama sadece 1-2 tane yiyip gerisini attım. Bu arada ton balığını mayonezle karıştırmışlar sanırım o nedenle bana çok yağlı geldi ama tabi ki yağ faktörü nedeniyle lezzetliydi. Bu panini ekmeklerini de çok seviyorum)

Yemeğimi aceleyle yedikten sonra ofis dışındaki işlerimi halletmek için çıktım. 17.15'e kadar da dönmedim. 17.45'de randevularım başladı.

İşim 19.00'da bitti ve eve geldim. Evde yemek olmadığı için en pratik yemeklerden biri olan mantıyı pişirmeyi tercih ettim. Zaten en sevdiğim yemeklerden biri olduğunu biliyorsunuz.

20.00
1 büyük tabak mantı (bol yoğurtlu ve soslu)

21.00
1 adet muz

22.30
1 avuç kabak çekirdeği (1 küçük çay bardağı kadardır)
9 adet Ülker Haylayf bisküvi (çocukken en sevdiğim bisküviydi, o nedenle yediğim anda çocukluğuma dönüyorum:)

Maç bittikten sonra yattım. Evde olsa sanırım bir tatlı kaçamağı yapardım çünkü canım tatlı istedi. Evde çikolata vardı ama çikolata sevmediğim için içimden yemek gelmedi. Sütlaç olsa affetmezdim :)

Diyetisyen Serap Orak Tufan

11 Nisan Perşembe 2013

10 Nisan Çarşamba 2013

Bugün mecburen tatilim :) Hamilelikteki tembellik enerjim sayesinde ne istesem oluyor galiba :) Ofisimin bulunduğu binanın asansörüne bir duyuru asmışlar. Pazartesi ofisten çıkarken gördüm. Bugün trafo bakımı yapılacağı için 09.00-16.00 saatleri arasında elektrik kesintisi olacakmış. Bu da demek oluyor ki ne ölçüm yapabilirim ne de yazdığım diyetleri basabilirim. Hatta internetim ve telefonum da olmaz. Haliyle çalışamam. Ben de bugün 16.00'ya kadar olan tüm randevularımı iptal ettim. 17.00'den sonrakiler gelecek. O nedenle ofise gideceğim.

Bu sabah 10.30'a kadar kızıma sarılıp uyudum. Uyanışım da bacak kramplarımla oldu :( son 1 haftadır bacaklarıma kramp girmeye başladı. Hamilelikte normal olan bu krampların acısı maalesef geçmiyor. Krampın girdiği kas günün ilerleyen saatlerinde de acımaya devam ediyor.

Kalkıp, kendime kahvaltı hazırlamam 11.30'u buldu.

11.30
1 adet yumurta (1 tatlı kaşığı tereyağda pişirdim)
2 dilim beyaz peynir
Tel peynir
2 adet salatalık
2 dilim tam buğday ekmeği
1 bardak şeftali suyu (geçenlerde canım şeftali isteyince almıştım. Normalde meyve suyu içmediğimi bilirsiniz)

Bol proteinli bir kahvaltı yapmış oldum.

15.00
1 adet muz

Hamileliğin size kanıtladığı en önemli şeylerden biri de etrafınızdaki insanların gerçek yüzlerini görmeniz bence. Sizi gerçekten merak eden, arayıp soran, hamilelikteki sevincinizi/endişelerinizi paylaşan kişilerle, arkadaşınız sandığınız ama sadece işi düşünce arayıp soran, mutluluğunuzu paylaşmayan kişilerin ayırdına varabiliyorsunuz. Bence pek çoğunuz bunu yaşamıştır. Bir de bu tarz insanlar her fırsatta kapris yaparlar. Hamileliğin çok özel bir dönem olduğunu ve hayatta sadece 1 kez yaşayabileceğinizi (hadi en fazla 2 kez diyelim) düşünürsek kimsenin kaprisini çekmeye değmeyecek kadar önemli olduğu sonucuna da varabiliriz :) Bunun ilgi beklemeyle hiçbir alakası yok, bu bahsettiğim konu kimin sizden ne beklediği ve ne verebileceğinin gün yüzüne çıkması aslında. O nedenle bir karar aldım, hayatımda bir sadeleşmeye gidiyorum. Kimseni gereksiz nazını kaprisini çekemicem valla :)

Evdeyken digitürkün müzik kanallarını dinlemeyi çok seviyorum. Az önce her dinlediğimde beni lise yıllarıma götüren bir şarkı çalıyordu. Lisedeyken sürekli dinlediğim radyo (radyo box) bu şarkıyı çok sık çalardı. Yoksa şarkı çok daha eski tabi :) Ben de sizin için youtube dan klibini bulup ekledim. Nasıl nostalji ama? ;)

16.30'da ofise geldim. Ama tam o sırada mail geldi 17.00'deki randevum iptal olmuş. Şimdi 18.15'e kadar boşum. Karnım acıktı. Değirmen'den tost ve portakal suyu siparişi verdim. Geç kahvaltı yapınca böyle saçma sapan bir saatte acıkmış oldum.

17.30
Kepekli kaşarlı tost (ekmek büyüktü)
1 bardak taze sıkılmış portakal suyu (hasta olmaktan çok korkuyorum, o nedenle sipariş verdim, aslında midemi çok yakıyor ama olsun)

Evde yemek olmadığı için akşam yemeğini dışarıda yedik. Aslında tost ve portakal suyu öğünümden sonra henüz acıkmamıştım ama yine de yedim.

19.30
1 porsiyon çöpşiş (yağlarını yemedim tabi ki, yanında ekmek, lavaş veya patates hiçbirşey yemedim. Sadece etlerini yedim, biraz da sotelenmiş soğandan yedim)
1 kutu ayran
Biraz salata (yağ ve nar ekşisi koydum)

Yemekten sonra görümcemleri ziyaret edip minik Aslı'yı sevdik. Orada 1 bardak şekersiz açık çay içtim.

Eve gelince yeme aktivitelerim başladı. İlk olarak 1 kase çağlayı tek başıma yedim. Çok da lezzetli ve taze değildi ama maksat birşeyler yemek olsun :) Sonra da 1 çorba kasesi kadar çekirdek yedim. Sonra da davul gibi oldum yattım :)



Tuzlu çekirdek yediğim için sanırım yarın sabaha oldukça şiş kalkarım :(

Diyetisyen Serap Orak Tufan

10 Nisan Çarşamba 2013

9 Nisan Salı 2013

Online blog devam ediyor :) Tarihi yakalayınca günlük olarak yazmaya devam edeceğimi düşünüyorum. Düşünüyorum da evdeki hesap her zaman uymuyor :)

Biz bugün İstanbul'da yağmurlu bir Nisan sabahına uyandık. Tamam bu mevsimde yağmurlu olması normal ama bu kadar soğuk olması tuhaf. Resmen 2 gündür kış mevsimi gibi!

Dün 28. hafta yazımı da yayınladığım için kendimle gurur duyuyorum çünkü bu aralar yapmak istediğim işlerin sonunu getirmekte çok zorlanıyorum. Hamileliğin ağır safhasına geçmemizin bununla ilgisi çoktur tabi ama benim tembel mizacım da sanırım bunda çok etkili :)

Bu sabah yine Doygun marka 2 dilim tam buğday ekmeği ile yapılmış kaşarlı tost yedim. Yanında da 1 bardak tam yağlı sütümü içtim. Bir süre önce kendime yeni bir tost makinesi aldım. Eskisi artık çok yıpranmıştı ve iyi pişirmiyordu. Yeni tost makinemin markası Tefal ve çok büyük değil. Tost yapma hızım arttı çünkü makine çabuk ısınıyor :) Bir tost makinesi tahmin edersiniz ki benim kadar tost seven biri için mutfağın en vazgeçilmez ve sevilen aletlerinden biri :)

Ofise gelip ilk 3 randevumu bitirdikten sonra spor salonuna gidip 40 dakika yürüyüş yaptım. Sadece 3,5 hızda yürümeme rağmen o kadar yoruluyorum ki! Zaten canım gitmeyi hiç istemiyordu ama sadece yapmam gerektiği için kendimi zorla spor salonuna attım. Yürüdüm, kurtuldum :) Bu haftanın ilk yürüyüşünü yapmış oldum. Dün yoğun bir gün olduğu için gidememiştim.

Bu saate kadar ara öğün ihtiyacı duymadım. Ama karnım acıktığı için Değirmen'den sipariş verdim. Birazdan gelir...

Menüde mercimek çorbası, bamya, erişte ve cacık vardı. Bana çok geldiği için çorbayı yemedim. İyice vejeteryan gibi oldum. Canım hiç et türü yiyeceklerden yemek istemiyor :( Değirmen'in sebze yemekleri benim kurtarıcım oluyor.

13.30
6-7 kaşık bamya yemeği 
6 kaşık erişte
1 kase cacık


Yemeği arkadaşımla beraber yedim. Tam sipariş verdiğimde o da geldi, ona da aynı menüden söyledik. Yemekten sonra da kahve içtik.

14.30
1 kupa tek şekerli hazır kahve
1 adet Toffifee çikolata

Acıkmadığım halde ara öğün yiyeyim dedim. Çünkü bugün 20.00'de işim bitecek ve şekerimin düşmesini istemiyorum.

17.45
2-3 kaşık yoğurt
2 kaşık erişte (öğlenden kalan)

Kırk yılda bir eşimin eve erken saatte geleceği tuttu (erken derken aslında normal saatinde çıktığında demek istedim çünkü normalde ya mesaiye kalıyor ya da master derslerie gidiyor), onda da ben geç çıktım :( Evde yemek yoktu. Eşim lahmacun sipariş vermiş. Ben de 1 tane yedim ama pek de bana hitap etmedi.

20.30
1 adet lahmacun
1 bardak ayran

İlerleyen saatlerde 10 tane kolalı Haribo1 tane muz, 10 tane kadar çilek, 1 kase kadar çağla yedim. Yatana kadar midem davul gibi şişti ve hazımsızlık çektim.

Gece yatmadan önce süt içmiyorum çünkü yatmadan önce demir tabletimi alıyorum. Eğer demir desteği alıyorsanız en az 2 saat öncesinde ve sonrasında süt ürünü tüketmemeniz gereklidir. Yatmadan önce omega3 ve demir tabletimi içiyorum. Düşünülenin aksine şu ana kadar kabızlık sorunu hiç yaşamadım. Genelde demir desteği kullanıldığında çoğu kadında kabızlık ortaya çıkar. Kabızlık yaşamama nedenimin düzenli beslenmem, sebze ve meyveyi düzenli yemem ve bol su içmem olduğunu düşünüyorum.

Diyetisyen Serap Orak Tufan


Hamilelikte 28. hafta

28. hafta
Aslında bu haftamızda doktor kontrolümüz vardı ama 1 hafta sonraya erteledik. Böylelikle artık muayenelerim sigorta kapsamıma girecek. Geçen seneki poliçeme göre sigortam sadece biraz indirim sağlıyordu. Bu sene çok kapsamlı bir poliçe yaptırdım.

1 aydır kızımın yüzünü göremedim ama hareketlerinden dolayı içeride çok eğlendiğini düşünüyorum :) Özellikle yemeklerden sonra çok keyifli oluyor. Bir de gece yatarken ayaklarının olduğu tarafa yatarsam nasıl tekmeliyor anlatamam :) geçen gece resmen minik ayaklarını avucumda tuttum diyebilirim. Artık kafası, ayakları ne tarafta hissedebiliyorum. Belki de zayıf olmanın bunları hissetmekte daha çok etkisi vardır.

28. haftamda yani geçen Pazartesi ve sonrası çok fazla şişliğim oldu. Artık havadan mı yoksa hamilelikten mi bilemiyorum. Ellerim, ayaklarım, bacaklarım çok şişti. Bu nedenle az tuzlu yemeye gayret ettim. Lodos olduğunda çoğu insanın vücudunda, hele ki yatkınsa oldukça fazla şişlik yani ödem olabiliyor. Anladığım kadarıyla bende baş ağrısı da yapıyor. Lodos olan günlerde bir türlü ayılamıyorum. Dikkat edin sizi de etkiliyor olabilir.

Karnım artık iyice büyüdüğü için eğilip kalmak zorlaşmaya başladı. Mesela çamaşır asarken yere düşen bir çorabı veya mandalı artık almıyorum, orda kalıyor :) Bulaşık makinesinin alt rafı da zorlamaya başladı ama yine de iş yapmaktan kaçınmıyorum. Sonuçta tüm bunlar vücut için egzersiz oluyor aslında. Sadece sırtım çok ağrımaya başladı. Bazen beni mız mız bir çocuk gibi sızlandıracak kadar çok ağrıyor. Artık çok kolay yoruluyorum. Göbek önden çekince sırt ağrıları kaçınılmaz oldu. Spor ayakkabılarının hepsinin bağcıklı olması nedeniyle malesef onları giymek bile artık bir iş haline geldi.


Bu hafta beslenmem düzgündü. Fena değildi. Tek sıkıntı elmalı kek yaptığım için birkaç gün sütle beraber ara öğün olarak onu yemem oldu. Ev keki bile olsa sonuçta unlu mamul. O kadar olur napalım :)

Bu hafta 2 kez spor salonuna gittim ve 40'ar dakika yürüdüm, 2 kez de ofisten eve yürüdüm. Hala parmak ucundan şeker kontrolümü yapamadım. Tamamen ihmal :( resmen moralim bozulmasın diye sallıyorum. Ayrıca haftaya TSH'ımı da kontrol etmem gerek. Bakalı 1 ay oldu. Hamileyken her ay mutlaka hormon seviyesine bakılmalı.

Bu hafta 1 günümü tamamen eve gelen ustalara ayırdım. İçim şişti. 3 ayrı ekibin gelip işlerini bitirmesi saat 17.15'e kadar sürdü! Sonra koştura koştura ofise gelip akşamki randevularımı aldım. Salona klima taktırdım. Evdeki su tesisatı işlerini ve elektrikçi işlerini başında durarak hallettim. Matkap tozu ve gürültüsüne hiç dayanamıyorum :( Artık evde değişiklikler yapma zamanı geldi. Ufak ufak bazı işleri halletmeye başladık...

Çalışma tempomu geçen seneye göre düşürdüm. Artık ortalama 19.00-19.30 civarında ofisten çıkıyorum. Malesef 20.00'de çıktığım günler de var :(  Eve gidince de sadece ayaklarımı uzatıp film izlemek istiyorum. 

Normal kanalları neredeyse hiç izlemem. Tek izlediğim dizi Muhteşem Yüzyıl. Onun dışında ne yarışmaları, ne dizileri izlemiyorum. Özellikle yarışma programlarına çok antipati duyuyorum. Favori kanalım Home Tv ve İz Tv. Bazen Seksenler, eşimle beraber İşler Güçler (artık ondan da sıkıldım), nadiren de İntikam dizisini izliyorum. O da diğer kanallarda birşey bulamadıysam ve başka bir şey yapmak da istemiyorsam. Dijiturk paketimizde moviemaxler açık olduğu için hemen hemen her akşam daha önce izlemediğim bir film illa ki oluyor. Özellikle de festival kanalındaki filmleri çok seviyorum. Tam benlik oluyor. Eskiden film kanallarımız açık değildi. Ama spor kanallarının hepsi açıktı. Ben de evde isyan çıkarttım ve pakete film kanallarını eklettim. Artık uzun süredir daha mutluyuz :) Bu arada eşimle beraber en çok izlemeyi sevdiğimiz kanallar arasında belgesel kanalları var. Bu konuda anlaştığımıza çok seviniyorum. Vahşi hayat hayvan belgeselleri hariç astronomi, tarih, fizik vb. belgesel izlemeye bayılırım. Bu ara History kanalında bir sorun var açılmıyor :(

Bu hafta tüm ülkede futbol çılgınlığı vardı. Ben futbol sevmem, hatta genel olarak spor seven biri değilim desek daha doğru olur. Ama mecburen izliyorum. Bazen keyif de alıyorum ama çoğunlukla değil :) Neyse ki eşim kombine maç bileti olduğu için FB maçını stada gidip izledi ama GS maçını dışarıda bir cafede beraber izledik. Bensiz gitmek istemediği için mecburen ben de izledim. Son dakikada 2 kişilik yeri zor bulduk. O gün eve gidip ayaklarımı uzatamadığım için bacaklarım ve ayaklarım çok şişti :(

Tuniko'nun sahibi Hülya Cinsçiçekçi

Bu hafta sonu Berra'yı da yanıma alıp Kozyatağı Central Hospital'e güvenli bebek taşıma eğitimine gittim. Eğitimi liseden arkadaşım Hülya verdi. Eğitim sponsoru iki ayrı firmaydı. Hülya'nın sahibi olduğu anne-bebek ürünleri sitesi Tuniko ve Boba'nın Türkiye temsilcisi. Bebek taşıma ürünlerinin güvenliliği ve nasıl kullanıldıkları ile ilgili bir eğitimdi. İnternet anneleri için ücretsiz olarak düzenlenmişti (çoğu blogger). Ben de bir blogger olarak ve de artık bir anne adayı olarak katılmaya hak kazandım :) Hatta Show Tv benimle ve diğer annelerle röportaj bile yaptı. Haftasonu yayınlanmadı ama bu hafta içi mutlaka yayınlanır herhalde. Rastlarsanız izleyin ;) Wrap sling tabir edilen taşıma malzemelerini denedim. Gerçekten de çok rahatmış. Doğru şekilde bağlandığında oldukça güvenli ve de pratik. İnci'yi böyle taşımayı düşünüyorum. Hatta eşim bile çok sevdi. Evde onun üzerinde de deneme yaptım :) Bebek büyüdüğünde başka türlü taşıma eşyaları ile de taşınabiliyor. Ergo kangurular gibi. Boba firmasına eğitimdeki 3 hamile anne adayına sling hediye ettiği için teşekkür ediyorum. Ben de pembesini seçtim, daha doğrusu Berra seçti :)

Neko wrap sling ile ilk 3 ay bebek taşıma modeli

Benimle sabah ofiste beraber olan, sonrasında da eğitimde 2 saat boyunca uslu uslu oturup dinleyen Berra'yı söz verdiğim üzere Bağdat Caddesi'ndeki Hello Kitty Cafe'ye götürdüm. Sadece kız çocuklarına ve kız çocuğu ruhlu bayanlara hitap eden bu mekanı mutlaka görmeniz lazım! Herşey pembe :) Özellikle kızınız varsa bazen gelinebilecek bir mekan. Restoran kısmında oturacak yer bulmak imkansız neredeyse. Mekanın küçük olmasıyla da ilgili tabi ki. Menüyü beğendim, güzel bir yemek yiyip veya bişeyler içip kızınızı mutlu edebilirsiniz. Personel çok ilgiliydi. Alışveriş konusunda bir yorum yapmam gerekirse, ben kedileri pek sevmediğim için kedili bir eşya zaten almam ama sevenler varsa çok mutlu olacakları bir mağaza :) Lisanslı olması nedeniye çok pahalı eşyalar var, bana kalırsa almaya değmez. Ama Berra'ya kurşun kalem, boya kalemi ve defter aldım çok mutlu oldu :) Zaten fazlasını da istemedi.



Şnitzeli yedim ama patatesleri yemedim

Güzel bir haftasonu geçirdik ama ben çok yoruldum.

28. haftamız da böyle geçti. Sabırla kızımızı bekliyoruz...

Diyetisyen Serap Orak Tufan
1-7 Nisan 2013


Hamilelikte 27. hafta

27. hafta

Geçen haftamı grip olarak geçirdikten sonra bu hafta iyileşmiş olmanın mutluluğunu yaşıyorum. Yine de burun akıntım ve sesimin kısıklığı düzelmedi ama en azından kendimi yaşıyor gibi hissediyorum. Geçen hafta o kadar hastaydım ki yine bir gece ölmek istiyorum diye ağladığımı ve eşimin çaresizliğini hatırlıyorum. Sıradan bir grip vakası bile insanı canından bezdirebiliyor. Umarım bu sondur :(

Perşembe günü kızımla tam 27. haftamız doldu :) Karnımda küçük bir bebek taşıdığıma hala inanamıyorum. Çünkü artık bayağı insan yavrusu oldu. Bu haftadan itibaren göz kapaklarını bile açıyormuş :)

Sanırım aldığım eğitimden dolayı hamilelik, bebek, emzirme, bebek beslenmesi vs. konularında neredeyse hiç okumuyorum. Çünkü biz zaten okulda bunların eğitimini aldık. Başka meslek gruplarına göre bu alanda eğitim almış olmak bence annelik açısından bir avantaj sağlıyordur. Çoğu insanın hiç bilmediği konuları biz okuldayken öğrenmiş oluyoruz. Ayrıca benim fikrime göre bir çocuk deney yapar gibi büyütülmez, kitapta yazanlara göre herşeyi yaşayarak deneyim edeceğiz. Tabi ki ön bilgi açısından bazı konularda yazıları okumak faydalı olacaktır ama bebek bu, kitapta yazdığı gibi olmaz :) Yine de bazı bloggerları takip etmeyi seviyorum. Çünkü onlar deneyimlerini paylaşıyorlar.

27 haftamda zamanımı denkleştiremediğim ve tam iyileşemediğim için sadece 1 kez yürüyüş yapabildim malesef :( Ayrıca araya hastalık falan girince parmaktan kan alıp şekerimi kontrol etmem de yalan oldu, hala başlayamadım. Doktorumdan azarı işiteceğim :(

Bu hafta özel sağlık sigortası poliçemi yeniledim. Yapı Kredi Sigorta'dan oldukça yüklü ama tam kapsamlı bir sigorta yaptırdım. İnsan 34 yaşında ilk kez hamile olunca doğum için harcadığı para önemli olmuyor. Benim tavsiyem şu ki eğer çalışıyorsanız ve şirketiniz doğum masraflarınızın tamamını karşılıyorsa hiç beklemeyin doğurun :) bunlar önemli meseleler...


27. haftamda bir akşam evde yalnızken kışlıklarımı kaldırma operasyonu yaptım. Hayatta en sevmediğim işlerden biri budur. Uzun zamandır hiçbir kışlık giysimi giyemiyordum. Normalde bol giysiler giymediğim için(tarzım değil) evdeki herşeyim üstüme tam oturan türdendir. Bol kazaklarım gömleklerim olsaydı hala giyebiliyor olurdum ama yok ve evdekileri artık giymem mümkün değil. Kendi olsa karın çevresi olmaz :) İkea'dan aldığım 2 kutuya tüm kışlıklarımı doldurdum. İçimde hem bir korku hem de bir burukluk oluştu. Acaba bu elbisleri, etekleri vs. seneye kışın giyebilecek miyim diye. Çünkü hepsi gözüme çok dar göründü. Benim belim bu kadar ince miymiş diye kendi kendime bile şaşırdım! Eğer seneye bunları giyemezsem tam bir giysi krizi yaşayacağım gün gibi ortada. Bakalım göreceğiz...

Bu hafta hamur işini biraz sık yedim, o nedenle haftaya daha dikkatli beslenmeye kararlıyım. Ayrıca normalde hiç yemediğim halde bu hafta canım baklava istedi. Normalde 1 tane baklavayı bile yiyemeyen ben inanmazsınız tam 7-8 parça baklava yedim (2 güne yayılmış şekilde) hala şaşkınım! Hatta eşim de çok şaşkın çünkü evde baklava olsa bile ben asla yemezdim, sevmem zaten. Sanırım bunun da hamilelikle bir ilgisi olmalı...

Güllüoğlu baklava


Bu hafta yemek olarak yeşil mercimek, makarna, mantı ağırlıklı yedim. Süt, yoğurt ve peynir tüketimim her zamanki gibi iyiydi.

Malesef mide sorunlarım sürüyor. Sürekli bir reflü ve mide yanması durumu var. Günde 3-4 tablet Rennie aldığım oluyor. Bebek büyüdükçe midem yukarı çıktığı için hem daha çabuk doyuyorum hem de çok ciddi sindirim sorunu yaşıyorum. Böyle giderse son 2 ayda birşey yiyemem ben :( bu konuda çok mutsuzum.

Bu arada evde yavaş yavaş değişiklik yapmaya başladık. Kullanmadığımız ve depo yaptığımız fazla tuvaleti boşalttık. Ev kalabalık olunca lazım olacak. Bebek odası yapacağımız odadaki eşyaları eskiden çalışma odası olan ama artık oturma odasına çevireceğimiz odaya almaya başladık. Bu oda aynı zamanda anne ve babamın kalacağı oda olacak. Çünkü ilk 1 sene bebeğe annem bakacak. Ayrıca ofisteki fazla odam bebek odası olacak. Bu şekilde kızımı yanıma getirebileceğim.

Yapılacak çok iş var ve ben hala organize olamadım. Hem iş yoğunluğu, hem de evdeki işler nasıl altından kalkacağım bilemiyorum. Kafam o kadar meşgul ki...

Ayrıca mutfağımızın tavanını su bastı ki bu da ayrı bir macera konusu! Apartmanda genel bir tesisat sorunu var, sürekli bir yerlerden borular patlıyor. Malesef ki üst komşumuzun mutfağı kırılacak çünkü sızıntının nereden olduğu belli değil :( Onlar adına üzülüyorum, hiç yoktan başlarına iş çıktı. Neyse bizim kız doğmadan bu inşaat işi de bitsin de...

27. haftamız da böyle geçti. Takvimimi yakalamaya çalışıyorum. Bu yazıdan sonra rutinime dönmeyi düşünüyorum. Başıma hastalık vs birşey gelmezse online günlük devam edecek. Okuyan herkese çok teşekkür ederim.

Sevgiler...

Diyetisyen Serap Orak Tufan
25-31 Mart 2013






Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...