Bir Suşi Kursu Masalı/Ocak 2018

Dün bir arkadaşımdan "Beraber suşi kursuna gidelim mi?" diye bir teklif aldım. Meğerse uzun zamandır beklediğim teklif buymuş :) Ne yaptım ettim bugün ki randevularımı erteledim ve teklife "evetttt" dedim!


14.15 Beşiktaş vapuruna atlayıp, Kadıköy'den demir aldık. Tam da kursun verildiği Shangri La Bosphorus Hotel'in önünde indik. Hava güneşli olmasına rağmen çok soğuktu. Bir de rüzgar yok mu? Vapurda şapkamı zor tuttum.

Bu arada otelin girişi, dekorasyonu vs çok güzeldi. Bu kadar son dakika yetişmeseydik birşeyler içmek ve dinlenmek için çok güzel bir fırsat olabilirdi.

Kursun verileceği kısmı çok güzel hazırlamışlardı. Valla hemen havaya girdim. Sabırsızlanmaktan habire fotoğraf çektim :)




Masanın en başını, yani öğretmen masasına en yakın yeri kaptık :) birşeyi öğrenmeye meraklıysam hiç öyle gerilerde kalmam, en önden pür dikkat izlerim, dinlerim.


İlk anda neden böyle kılıç gibi bir bıçağa ihtiyacımız olduğunu anlamasam da sonradan baktım ki çok işe yarıyor. Her şeyin bir nedeni var yani...

İlk suşimiz salatalık, karides ve yengeçli California roll idi. Bütün olay pirinci yosuna güzelce yaymakla başlıyor ve içini de düzgün yerleştirince şeklini almış oluyor. Pirinçlerin çok yapışkan olmasının dışında zorlanmadım. Sanırım mutfak işlerinde yeterince deneyimim olması nedeniyle kolay geldi. El yatkınlığı önemli bu işlerde ;)

Uzunca kesilmiş surimi, salatalık, karides, balık yumurtası, pirinç ve yosun


Bu lezzetin yanında 1 kadeh de beyaz şarabımız da vardı tabi ki ;)


Bunun hepsini yedim!!!! Harika olmuştu. Malzeme kalitesi de çok önemli tabi. Suşinin içindeki pirincin şeker ve pirinç sirkesi ile pişirildiğini biliyor muydunuz? O nedenle tatlı bir tadı var.

Bu son lokma, fotoğraf çekmek yedikten sonra aklıma geldi :)
2. suşimiz avokadolu, somonlu California roll idi. Yaklaşık 40-50 gramlık bir somonu 3 eşit parçaya bölüp pirincin içine avokado dilimleri ile birlikte yerleştirip sardık. Üzerine de ince dilimlediğimiz avokado dilimlerini yerleştirip dilimledik. Valla sadece 1 dilimini bırakabildim. O da diğerlerini de yiyebilmek için :)




3. suşi asla sipariş etmediğim bir türdü, içinde sadece salatalık olan kappa roll. Vejeteryanlar için uygun olan bu tür hiç bana göre değil açıkcası. Balıksız suşi mi olur canım?


Bundan da 1 tane yedim, kalanları paket yapıp eve götüreceğiz
Bu yetenekli ve sakin şefimiz de Nattawat Kaewkla, Japon değil Filipinli'ydi.

Nattawat Kaewkla/ Sushi Chef
En sonunda 1'er parça ton balığı ve somon ile nigiri yapmayı öğrendik. Yalnız burda balıkları çok ince dilimleyemediğimi itiraf etmeliyim. Ama benim için sorun değil, çünkü balığı ne kadar çok, benim için o kadar iyi :)

Nigiri, pirinç topu üstü çiğ balıktan oluşan bir tür. Bundan da 1'er tane yedim. Artık patlamak üzere olduğumdam kalanları da paket yapıp eve götürdüm.

Tonlu ve somonlu nigiri
Bu suşi meselesi şöyle bence... Seven tam seviyor, sevmeyen hiç sevmiyor. Aslında çok kalorili bir yemek sayılmaz ama soya sosu ile birleşince çok fena ödem yapıyor. Soya sosu sodyumdan zengin aşırı tuz içeren bir sos. Aman dikkat!

Sertifikamı Neslihan Buldum hanımefendiden aldım. Çok sıcak kanlı ve ilgili biriydi. Bu son derece keyifli ve iyi organize edilmiş kurs için kendisine ve emeği geçenlere teşekkürler...

Böylece 5 çeşit suşi yapmayı öğrenip sertifika almayı hak ettik. Çok eğleceli ve samimi bir ortam da vardı. Yan bankodaki arkadaşlarla sözleşip bir sonraki workshop için sözleştik bile. Bu arada ben hepsinden çok yedim ama pişman değilim açıkcası :)


Dönüşte 17.15 vapuruna koşarak yetişip Kadıköy'de soluğu aldık. Bir banka oturup biraz manzaranın tadını çıkartalım dedik ama çok soğuktu.

nofilter, just İstanbul...

Bu masal da burda bitti...

Diyetisyen Serap Orak

19 Ocak 2018 Cuma

Sosyal medyada takip etmek için:

İnstagram için http://instagram.com/diyetisyenserap 
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...