Corona Günlükleri 1 (İçsel yolculuk)

Merhaba sevgili blog dostlarım,

Kaç kişi yuvaya dönecek bakalım? Blog yazmayı ihmal ettiğim bunca zamandır İnstagram üzerinden o kadar çok "artık blog yazsanıza" diye mesaj geldi ki, hep bir köşeye attığım yazma hissime yeniden kavuştum. Özellikle şimdi, tam yazma zamanı çünkü ilerde benim blogum da dahil olmak üzere yazılı bilgi bırakan tüm kaynaklar bu günleri hatırlamamız açısından bize yardımcı olacaktır.

Dünya olarak çok zor zamanlar geçiriyoruz. Corona virüsü sebebiyle bizim ülkemiz de dahil olmak üzere vaka sayısında hızlı artışlara ve ölümlere sahibiz. Bugün an itibariyle Türkiye'de 1236 hasta var ve 30 ölüm gerçekleşti. Kişisel fikrim, yeterince test yapılamıyor yapılsa hasta sayısı artacaktır. Ama önemli olan kayıpların azalması, nasılsa hepimiz bu virüse yakalanıp hastalığı geçireceğiz. Bugün veya 8 ay sonra. Ama bu kadar hızlı yayılıp da hasta sayısının aşırı yükselmesi hastane kapasiteleri ve çalışan sağlık personeli açısından sorun yaratıyor. Virüs yavaş yayılsa hiç bu kadar büyük bir mesele olmazdı. Ölümle sonuçlanması tabi ki kaçınılmaz olurdu ama belki yayılma hızı az olsaydı hastalar hastanelerde daha iyi imkanlar altında tedavi edilebilirdi. Yaşlı nüfusun ve bağışıklık sistemi düşük olan kronik hastalık sahiplerinin çok dikkat etmesi gerekiyor. Bunun için evde kalıp, sosyal mesafe yaratıp yayılım hızını azaltmamız gerekiyor. Ama kime söylüyoruz? Yine kişisel fikrim, bence bir an önce sokağa çıkma yasağı getirilmeli. Toplumun bir kesimine kesinlikle laf anlatamıyoruz. Umre'den geldiyseniz, yurt dışından geldiyseniz lütfen insan içine karışmayın. Düğünlere, arkadaş toplantılarına , taziye ziyaretlerine, kutlamalara, asker uğurlamalarına ara verin. Evet bazı kimseler için hayat devam ediyor çünkü çalışma mecburiyeti olanlar var ama lütfen keyfi olarak gezmelere gitmeyin, 2-3 hafta denizi, sahili görmeyin. Spor yapmayın, koşuya vs çıkmayın, kimse 3 hafta hareketsiz kalsa bişey olmaz. Bir anda herkes egzersiz meraklısı oldu çıktı başımıza!

Size bu süreçte kendim neler yapıyorum biraz bahsedeyim. Sürekli evdeyim, çünkü evimi ve ofisimi birleştirdim. Bu benim açımdan çok büyük bir kolaylık ve ekonomik anlamda mantıklı bir tercih oldu. Hayatım çok kolaylaştı ve küçüldü. Artık daha minimalist yaşıyorum. İhtiyacım olmayan bir sürü eşyayı hayatımdan çıkardım. Gerçekten ihtiyaç duyduğum kadarıyla yaşamaya başladım. Corona virüsü açısından oldukça hijyenik koşullarda yaşıyorum sayılır, çünkü hiç evden çıkmıyorum. Çok az insanla temasım var. Kimseyle tokalaşmıyorum. Sürekli ellerimi yıkıyorum. Danışanlarım gelip gittikçe çamaşır suyuyla her yeri silip, kapı kollarından elektrik düğmelerine kadar steril hale getiriyorum. Bu nedenle alerjim bile hortladı. Seansları yüz yüze yaparken sürekli cam açık çalışıyorum ve 2 metre mesafeli görüşmeye gayret ediyorum. Bazı seanlarımızı online hale çevirdik. Ofise gelebilenleri reddetmiyorum çünkü zaten az kişi gelebiliyor. Gelenlere ilk iş kolonya ikram ediyorum :) Markete gitsem daha çok insanla temasım olur. Bu sebeple internetten düzenli olarak, ihtiyacım olan kadarını sipariş veriyorum. Bu konuda Getir uygulamasını kullanıyorum. Suyumu bile oradan sipariş veriyorum. Bazı temel besinleri stoklamadım ama yedekledim diyelim. Normalde bittikçe almayı seven biriyim ama artık yedekli satın alıyorum. Bununla ilgili ayrıca bir liste yapıp sizinle paylaşacağım. Özellikle sokağa çıkma yasağı gelirse diye evde bulundurmamız gereken besinleri paylaşacağım.

Tabi ki bu durum sosyal ve psikolojik açıdan bazı olumlu ve olumsuz şartlar ortaya çıkarabiliyor. Mesela ben 1 hafta evden çıkmasa da asla sıkılmayan bir insanım o nedenle beni asla etkilemedi. Ama evde çok sıkılanlar var. Naçizane tavsiyem ev işi yapmaya başlasınlar. Hem hareket olur. Bütün dolap içlerini döküp, temizlik yapın ve gereksiz eşyalarınızdan kurtulun mesela. Banyonun fayanslarını silin. Evinizdeki kırık, dökük, eski, onarılmaya ihtiyacı olan yerlere odaklanın, çözüm üretmeye çalışın. Ütü yapın, cam silin, temizlik yapın. Hepsini 1 günde yapmaya çalışın bakalım. Normalde bu işleri yapan yardımcınız varsa onu anlamış olursunuz hem. Kim bilir 1 günde ne kadar çok iş beklediğinizi ve buna aslında hakkınız olmadığını anlamış olursunuz. Öğlen iş yerinizde çıkan yemekleri beğenmediğinizi hatırlayın mesela, hazır bir öğün yemek yemenin aslında ne büyük bir lüks olduğunun farkına varabilirsiniz belki. Okumak istediğiniz kitaplara başlayın, filmleri, dizileri izleyin. Mutfağa daha çok zaman ayırın, hazır yemek yerine, yemek pişirmeyi pratikleştirin.

Sevdiklerinizi özleyin, özlemediklerinizi bir düşünün mesela. Demek ki hayatınızda bazılarına gerek yokmuş. Kimleri kaybetmekten veya bir daha görememekten endişelendiğinizi bir düşünün. Bu anlamda da artık görüşmek istemediğiniz kişiler varsa sosyal mesafe koymaya başlayın. Sanki biraz öğüt veriyormuş gibi oldum ama aslında öyle değil. Birebir yaşadığım duyguları paylaşıyorum sizinle. Çok güzel bir içsel yolculuk yapıyorum. Bu yolculukta yol arkadaşlarım kimlermiş onları anlıyorum. Bana yapılan kötülük veya haksızlıkların altını iyice çiziyorum bu günlerde, onlara bir daha şans vermemem gerektiğini netleştiriyorum. Hayat çok güzel ve anlamlıymış (ki ben her zaman daha farkındalığı yüksek biriydim) bu nedenle hak etmeyene harcanan her an hayatı çöplüğe çeviriyormuş. Ben şimdi bahçe düzenleme çalışmalarıma başladım, o bahçeye herkes kolay giremez artık.

Aynı şey blog yazmak için bile geçerli. Bunu yazarken ne kadar çok zaman harcıyorum biliyorsunuz. Herşeyden önemlisi size kalbimi ve dünyamı açıyorum. Ancak okumayı göze alan kalsın hayatımda. 1 dakikalık instagram postlarına veya anlık hikaye paylaşımlarına ihtiyacım yok benim. Çünkü okumayı ve hayatı paylaşmayı seven ve beni yazmak için yüreklendiren blog dostlarım var. Onlar bana yeter, varsın 10binlerce takipçi görmeyiversin.

Yine çok uzattım ama uzun süre yazmayınca böyle olduğunu biliyorsunuz. Beslenme günlüğümü yayınlamaya devam edeceğim. Böyle evde kaldığımız günlerde hep beraber kilo kontrolümüzü de sağlamış olacağız. Lütfen takipte kalın ve yorum yazın. Çünkü bu da beni yazmaya motive ediyor.

Ruh ve beden sağlığınız iyi olsun, kendinize iyi bakın...

Diyetisyen Serap Orak

22 Mart Pazar 2020


Sosyal medyada takip etmek için:


İnstagram için 
https://www.instagram.com/diyetisyenseraporak/
Twitter için  

4 yorum:

  1. Özledik Serap Hanım :) Kimilerimiz mecbur çalışmak zorunda malesef . İşverenin vicdanına kaldığımız su günlerde ya yıllık izinlerden ya maaşlarımızdan kesintilerimiz oluyor . Şuan masama oturup yazınızı okuyunca cok sevindim :) Güzel şeylere hasret kaldık

    YanıtlaSil
  2. Iyiki döndünüz.. ne guzel özetlemissiniz..

    YanıtlaSil
  3. Sizi çoook eskiden takip eden biri olarak sevindim açıkçası, yazdıklarınız iyi geldi. Ne merakla beklerdim bugün ne yazdı acaba diye :))) İyi olmanıza da ayrıca çok mutlu oldum. Motivasyonunuz hiç kaybolmasın. Sağlıklı ve güzel günlerde görüşmek dileğiyle...

    YanıtlaSil
  4. çok güzel özetlemişsiniz biz tüm aile evde olunca çocuklar ve eş ile birlikte ben o bekleyen işlere bile daha girişemedim.....
    sevgiler....

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...