Dünkü kötü kahvaltı deneyimimizden sonra bugün bildiğimiz bir yere gidip, kahvaltı edelim dedik. Karnımızı doyurduktan sonra Paris turuna devam. Temelde görülecek yerleri gezdiğimiz için acele etmeden, tadını çıkara çıkara gezeceğiz...
Avenue Kleber'den Eyfel manzarası |
Bugün yine gri bulutların güneşi kapattığı bir güne başladık. Odamız sokağı görmediği, apartmanlar arası avluyu gördüğü için pek emin olamıyoruz ama ilerleyen saatlerde yağmur yağacağı kesin. Paris'in havasını ilk 2 günde anladık zaten. Aniden güneş çıkıyor, sonra aniden gökyüzünü gri bulutlar kaplıyor, bazen hızlı bazen yavaş yağmur yağıyor. Sonra yine güneş. Ama hava kararmaya yakın oldukça serin. Bu mevsimde gelecekseniz bilginiz olsun, bavulunuzda şemsiye, yağmurluk, kapalı ayakkabı mutlaka bulundurun.
Odada 3 adet etifom kepekli bisküvi yedim...
Comte peynirli sandviç |
Pomme de Pain'de
10.30
2/3 adet comte peynirli sıcak sandviç (bu sefer eşime az verdim :)
1 double espresso
1 ısırık frambuazlı tart (eşiminkinden)
Sürekli önünden geçip üstüne çıkmadığımız Arc de Triomphe'e gidelim dedik. Tabi ki her yerde olduğu gibi burada da sıra var. Sanırım 15-20 dakika kadar sırada beklemişizdir. 2 kişi 19 euroya çıkıyorsunuz. Biraz fazla merdiven var üstelik döne döne, o nedenle bence hamileler, çok yaşlılar ve kalp hastaları için uyarı olmalı ama yok. Şaşırdım doğrusu! Ben bile zor çıktım. Dinlenmek zorunda hissettim. Tepeye ulaşınca çok güzel bir manzarası var. Ama biz orada tam üst katındayken yağmur yağmaya başlayınca çok soğuk olduğu için fazla kalamadık. Tepeden bakınca Paris'in güzel ve düzenli bir şehir olduğunu görüyorsunuz. Haliyle insanların şehircilik anlayışını da...
Arc de Triomphe'e çıkan ana caddelerden biri |
Otelimizin bulunduğu cadde Avenue Kleber |
Şanzelize (Champs Elysees) |
Buradan sonra yürüyerek başka bir semte gitmeye karar verdik. Salle Wagram'dan devam edince Ternes metro durağının olduğu semte geliyorsunuz. Yürüyerek 10 dakikalık yol aslında. Metroya binmedik. Yolda bir spor mağazasına girip bir süre alışveriş yaptık. Dedim ya Paris insanda alışveriş dürtüsü yaratıyor. Ne Barselona, ne de Roma'da böyle hissetmemiştim :)
Bu semtin özelliği veya bana öyle geldi her yerde deniz ürünleri restoranları ve dükkanları var. Hatta ufak bir pazar havasında küçük bir sokak var (Rue Poncelet). Burada deniz mahsülleri satan dükkanlardan çok. Bazı fotoğrafları paylaşmak istiyorum. Keşke Paris'te evimiz olsaydı ve buradan alışveriş yapıp eve gidip yemek yapsaydım diye düşünmeden edemedim :)
Bana tavsiye edilen bir restoranı bulmaya çalıştık. Bulduğumuzda çok geçti çünkü 14.00'den sonra kapanıyormuş. Giderseniz benim yerime de yiyin. Adı Le Bar e Huitres. Bu sırada yağmur fazla yağmaya başladığı için acilen bir restorana girme ihtiyacı duyduk ve yine Paris'te oldukça bilinen bir restoran olan Chez Clement'e girdik. Dekorasyonu çok hoştu.
Yine kendime ilginç bir deneyim yaşatmak istiyorum. O nedenle nazik garson bayanı bir süre sorguya çekerek bilgi aldıktan sonra ne yiyeceğime karar verdim. Tabi ki karides ve istiridye! Hem de çiğ :)
Chez Clement çiğ karides ve istiridye |
15.00
6 adet iri çiğ karides (pişmişi ile fazla bir tat farkı yok)
3 adet çiğ istiridye (üstüne soğan parçaları olan sirke döküp, limon sıkıp yiyorsunuz. Benim için harika bir deneyim oldu. Okyanusa dalmak gibi bir duyguydu. Bu hisse bayıldım)
1 bardak bira ve patates kızartmasının yarısı (Ekmek yemediğim ve bunlarla da doymadığım için patates kızartması da yedim.)
Ben bunları yerken eşimin midesi bulandı mı bilemem ama iyi dayandı doğrusu. Çünkü deniz ürünü zaten sevmez, üstelik çiğ oluşu onun için tam bir travma oldu :)
Bu yemek benim ruhuma hitap ettiği ve beni şımarttığı için akşam yemeğinde şımarma sırası eşimde olacak. Ne yiyelim dediğimde tabi ki bizim antrikotçuyu söyledi. Sanırım bu tatilde kolesterolümüz sınırı çoktan geçmiştir...
Gezerek önce otelimize döndük ve elimizdeki fazlalıkları bırakıp biraz dinlendikten sonra yine yürüyerek akşam yemeği için restorana gittik. Hava akşamları soğuk olduğundan bu sefer gündüze göre daha kalın bir ceket giydim.
Restoran saat 19.00'da açılıyor bilginiz olsun. 15 dakika önce gidip sıraya girdik. Çok komik bir olay ya. İşte marka olmak böyle birşey...
Yarın gidiyoruz psikolojisine girdiğimiz için Paris'te en sevdiğimiz şeyleri yapma turuna girdik. Bu akşam eşimi antrikotuna kavuşturacağız. Sonra ben yine bir Eyfel çevresi gezintisi yapmak istiyorum. Sonra da otele dönüş...
19.30
Hardal soslu ve cevizli salata
3/4 porsiyon antrikot veya 1/2 porsiyon patates kızartması (sos çok yağlı olduğu için sosa bulanmış olan patatesleri yemedim sadece üstte kalan kısımları yedim, etimi 2-3 tatlı kaşığı kadar hardala batırıp yedim)
150 ml kırmızı şarap
1 dilim baget ekmeği
Karnımızı doyurduktan sonra Eyfel'e yürüyüşümüze başladık. Yürüyüş manzarası ve yollar çok güzeldi tabi ki.
Geze geze,üşüye üşüye kuleye ulaştık. Çok sıra olması nedeniyle çıkmaktan vazgeçtik. Tam köprünün Eyfel tarafında ufak bir pazar yeri vardı. Hediyelik eşyalar ve yiyecekler satılıyordu. Aç gelsek birşeyler yerdik ama çok tokuz.
Köprünün diğer tarafında Eyfeli tam karşıdan gören bir meydan var. Tüm cafeler dolu olduğu için biz de meydanda tüm turistlerin toplandığı yerde merdivenlere oturup bir kahve keyfi yaptık. Büfeden kahve aldık kişi başı 2.5 euro, manzara ise pahabiçilemez :)
21.30
1 espresso (tatlandırıcılı)
Bu manzaranın ve keyfin üstüne işin yoksa git odada bavulu topla! Önce markete gidip biraz alışveriş yaptık. Sonra da yarın sabaha kalmasın diye bavulu topladık (aslında ben topladım). Uçağımız yarın 18.00'de olduğu için yine gündüz gezme imkanımız olacak.
Şimdilik iyi geceler Paris...
Diyetisyen Serap Orak Tufan
Paris Gezisi 5. Gün (4 Mayıs 2012 Cuma)
super bir gezi olmus. deniz urunlerini bende cok severim. deniz urunlerindeki kolestrolun cok sagliksiz olmadigini dusunuyorum zaten olsa bile deger lezzetleri harika...
YanıtlaSilbuyaka ya steak&fries diye bir yer açılmış patates kızartmaları dondurulmuş değil ev yapımı gibiymiş haberiniz olsun :) dondurulmuş patatesten bıktığınızı duyan birileri olmuş galiba ;)
YanıtlaSil