Corona Günlükleri 9

Ön bilgi: Günlükte biraz geri kaldım. Birazdan okuyacağınız gün Pazartesi günüdür ama ben bunu Perşembe akşamı yazıyorum. Çünkü bazen izlediğim bir program, bir dizi veya bir film yüzünden blog yazmayı erteliyorum, sonra da araya ev işleri vs giriyor. Ama bu aralar uzun süredir görüşemediğim yakın arkadaşlarımla veya uzakta yaşayan arkadaşlarımla akşamları uzun süren görüntülü sohbetlerim oluyor. Mesela dün akşam hayatımda ilk kez skype görüşmesi yaptım :)) çok da güzel oldu. WhatsApp da kullanıyorum. Corona salgını sebebiyle evlere kapandığımız bu günlerde teknolojinin nimetlerini kullanmak çok iyi geliyor.

Gelelim hafta başına. Pazartesi herkes için her zaman beslenmesine en çok dikkat ettiği gün olmuştur, hatta restoranların siparişleri Pazartesi günleri azalır. Çünkü hafta sonu beslenmesini çok esneten bireyler genelde Pazartesi günü frene basar. Gerçi artık hayatımızda hafta içi ve hafta sonu kavramları özelliğini kaybettiği için bu günün böyle de bir anlamı kalmamış olabilir. Sizi bilmem, ben kararlıyım, gayet sağlıklı besleniyorum.

Sabah Eba Tv başına oturan İnci ders dinlerken ben de kahvaltımı hazırladım. Yumurta, beyaz peynir, domates ve 1 dilim tam buğday ekmeği yedim. Bu tarz kahvaltıları genelde Pazar günleri yapabiliyordum. Çünkü Cumartesi de yoğun çalıştığım için fırsat olmuyordu. Şimdi haftaya bile böyle başlıyorum :) Tamam vakit bulabiliyorum ama ben öyle çok kahvaltı insanı değilimdir siz biliyorsunuz zaten. Dikkat ettiyseniz çay da hiç içmem. Öyle bir kültürüm, ihtiyacım, zevkim yok :)

Kahvaltıdan sonra içtiğim kahvenin fotoğrafını çekmeyi unutmuşum kusura bakmayın. Kayıtlarda göremedim ama sabah kahve içmemem imkansız birşey, kesin içmişimdir ama çekmeyi unutmuşum.


Tabi gelen giden olmayınca bir güzel sarımsaklı yoğurtlarla falan besleniyoruz. Açıkcası sarımsak ve soğanı ben çok severim. Ama işim birebir insanlarla yüz yüze olduğu için sık sık yiyemiyordum. Fırsattan istifade edip bugün yemeğimde sarımsaklı yoğurt da tükettim. Kıymalı karnabaharı bu şekilde yediğinizde baya bir mantı havası yaratıyor. Tavsiye ederim. Karnabahar miktarını bol tutun, sarımsaklı yoğurt zaten şişiriyor, yani uzun süre acıkmazsınız.


Öğleden sonra 1 mini kahve keyfi daha yaptım. Bu küçük fincanlar beni kesinlikle tatmin etmiyor. Türk kahvesi fincanlarını biraz büyütsek süper olur.


Öğle yemeğimi geç yediğim ve uzun süre acıkmadığım için akşam yemek yemedim. Ama sonra saat 22.00 civarında acıktım ve süt ve müsli yedim. Müsliyi her seferinde 5-6 kaşık dolusu olarak alıyorum. Süt de alabildiği kadar. Hatta önden sütü biraz ısıtıp misliyi sütte bekletiyorum ki şişsin diye.

Bu kadar sağlıklı beslenip meyve yemediğimi fark edince buzdolabımdaki greyfurtlar aklıma geldi. Greyfurt çok severim. Tüm iç kabukları ayıklayıp içindeki pembe kısmını yiyorum. Yani ağzımın tadını biliyorum. Bu arada öyle 1-2 tane greyfurt yemekle kimse yağ falan yakamaz, aklınızda böyle fikirler varsa unutun. Olay bütünsel beslenmeyle ilgili. Ben şimdi akşam 3 tane lahmacunu gömseydim üstüne greyfurt yememin bir anlamı var mıydı sizce? :)

O zaman Corona virüsünün tüm dünyaya yayıldığı ve olayın artık hayatta kalmak şekline büründüğü bu günlerde bağışıklık sistemimiz güçlü kalsın diye sağlıklı ve çeşitli beslenmeye çok özen gösterelim. Benim fikrimi sorarsanız hakkınızı bolca sebzeden yana kullanın, C vitamini ağırlıklı beslenmeye veya takviye almaya da gayret edin.

Bu satırları yazdığım Perşembe akşamı ülkemizdeki Corona virüsü vaka sayısı toplam 18135, ölüm sayısı da toplam 356 kişiye ulaştı maalesef :( Bu rakamlar beni çok ürkütüyor. Bu 18 bin kişi iyileşebilecek mi yani? Bu kadar kişi içinde iyileşen kişi sayısının 415 olması beni dehşete düşürüyor. İşte o nedenle çok stresliyim ve stresli olduğumda iştahım kapanıyor.

Bu yediklerimin dışında sürekli fotoğrafını çekmediğim halde mutlaka 8-10 tane fındık veya badem yemiş oluyorum. İnci'ye kuruyemiş tabağı hazırladığımda önümüze gelince ben de tırtıklıyorum.

Ruh ve beden sağlığınız iyi olsun, kendinize iyi bakın...

Diyetisyen Serap Orak

30 Mart Pazartesi 2020

İnstagram için 
https://www.instagram.com/diyetisyenseraporak/
Twitter için  

Corona Günlükleri 8

Merhaba sevgili blog dostlarım,

Blogda biraz geri kaldım çünkü Cumartesi günü hiç blog yazacak durumda değildim. Hiç keyfim yoktu. Hatta biraz da depresiftim. Genel modum her zaman yüksektir ama Corona salgını rakamları açıklandıkça açıkcası biraz umutsuzluğa kapıldım ve kendimi şöyle bir bıraktım...

Aslında Cumartesi günü oldukça sağlıklı beslendim. Çok güzel bir kıymalı karnabahar yemeği bile yaptım. Karnabaharı geçen hafta almıştım, yıkayıp, bölüp buzdolabı poşetine koymuştum. Hemen çıkarıp pişirdim çok pratik oldu. Siz de pazardan/marketten aldığınız sebzeleri hemen o günlerde pişirecek fırsat bulamazsanız bence hemen pişirmeye hazır bir hale getirip dondurucuya atın.

Cumartesi çok sağlıklı beslenmiştim. Ama akşam 2 bira içip yanında cips yedim ve Netflix'den dizi izledim. Film koptu yani. Ama Pazar sabah güne gayet sağlıklı başlamak niyetiyle uyandım. İşte benim İkigai'm. Dün çok geç yattığım için Pazar günü baya bildiğiniz öğlen saatinde uyandım.  Güne başlarken ilk olarak büyük bir porsiyon Türk kahvesi içtim.

Hem kahvaltı hem de öğle yemeği olarak yulaf ezmesi yemeye karar verdim çünkü ekmeği buzlukta unuttuğum için yiyecek ekmeğim yoktu. Buzlu buzlu kesmeye gücüm yetmedi. Kendime not: aldığın ekmeği önce dilimle, sonra dondurucuya at!


Dolu dolu 6 kaşık müsli ve süt ile kahvaltımı yaptım. Salgın günlerinde en güzel karbonhidrat kaynaklarından biri müsli ve yulaf ezmesidir. Hem pratik hem de barsaklar açısından çok faydalıdır. Kabızlığı önler. İçindeki kuru meyveler de şeker ihtiyacını giderir. Müsliyi önce sıcak sütle bekletip biraz yumuşattım, sonra üzerine soğuk süt ekledim.

İlerleyen saatlerde akşam yemeği olarak kıymalı karnabahar, 2 dilim tam buğday ekmeği ve 3 kaşık yoğurt yedim.


Bu kadar lifli beslenince uzun süre tok kalabilirsiniz. Ben de acıkmadım. İlerleyen saatlerde 1 Türk kahvesi fincanı kadar beyaz leblebi yedim.


Başka birşey yemeden günü tamamladım. Siz de eğer güne geç başlıyorsanız mutlaka 1 öğününüz eksik yiyin.

Bugünü böyle tamamladık. Cumartesi gecesi yediklerimiz affola ;)

Ruh ve beden sağlığınız iyi olsun, kendinize iyi bakın...

Diyetisyen Serap Orak

29 Mart Pazar 2020

Corona Günlükleri 7

Corona salgının her geçen gün büyüdüğü bir günden daha merhaba sevgili blog dostlarım,

Yorumlarınız, mesaj ve mailleriniz için çok teşekkür ederim. Herkes bir şekilde ulaşıyor. Çok mutlu oluyorum. Linkedin'den  yazan bile oldu, harikasınız :) insan bunca yıl boşu boşuna blog yazmaz gerçekten, aramızda çok güzel bir bağ oluşmuş.

1 haftadır düzenli yazıyor olmak bana da çok iyi geldi. Çoğu insanın aksine benim iştahım azaldı. Hem keyifsiz olduğum için hem de hareketsizlikten dolayı çok acıkmadığım için olduğunu düşünüyorum. Geçen Cumartesi'den beri hiç evden çıkmadım. Hiç sıkılmadım ama moralim zaman zaman çok bozuluyor. Belirsizlik en sevmediğim şeylerden biridir. Şimdi onun dibini yaşıyoruz.


Bugün kutsal kahvaltımı yaparak güne başladım. İnci saat 09.00'da ekran başında olduğu için sabahları erken kalkıyorum. İtiraf ediyorum babasında kaldığı günlerde öğlene doğru kalkıyorum. Geç kalktığım günler 2 ana öğün yiyorum. Oldu bitti sabah erken kalkmayı sevmeyen biriyim. 1 bardak süt içtim. Kaşarlı tost, domates, salatalık ve zeytin yedim. Yeşil zeytinler çok tuzluydu, suda bekletmek lazım.


Kahvaltı sonrası duble kahvemi de içtim. Bugün yüz yüze 1 tane seansım vardı. Bu gidişle online seanslara dönmek gerekecek. Nereye kadar sağlıksız besleneceksiniz? Şu dönemde sağlıklı beslenip bağışıklığı yüksek tutmaya çalışmak en önemli konu. Lütfen paketli, ambalajlı, çok şekerli, abur cubur kötü yiyeceklerden uzak durmaya çalışın. İlla ki arada yiyeceksiniz ama sürekli artan bir alışkanlığa dönüşmemesine gayret edin.


Öğlen yemeğimi biraz geç yedim. Evde kalan son yemekleri bitirmek için yeni yemek yapmadım. Et sote, kuskus ve kısır vardı. Hepsinden biraz biraz yedim. Ekmek yemedim. Et yemeğinin sonu olduğu ve İnci biberlerini yemediği için bolca biber yemek zorunda kaldım o da midemi çok ağrıttı. Biber bana dokunuyor, çok zor sindiriyorum. Çiğ biber hiç yemem mesela, sevmiyorum da.


Öğleden sonra son kapsül kahvemi de içtim.

Saat 22.00 gibi acıktım, evde yemek olmadığı için mecburen çabuk birşey yapmaya karar verdim. Nasılsa ertesi gün danışanım yok diye sucuklu ve kaşarlı tost yaptım yedim. Online seansların böyle bir güzel yanı da var, sarımsak, soğan ne zaman istersen yiyebiliyorsun :) bu online çalışma işi bana baya bir cazip gelmeye başladı...


Ben bu satırları Pazar gecesinden yazıyorum. Şu an ülkemizde toplam vaka sayısı 9217 ve toplam ölüm sayısı 131 olarak açıklandı. Hiç iyiye gitmiyoruz. Çok üzgünüm. Günlük rakamaları takip etmek için Sağlık Bakanlığı'nın oluşturduğu siteye girebilirsiniz. Buraya linkini bırakıyorum. Tıklayınız.

Daha iyi haberlerle görüşmek üzere demek isterdim ama öyle olmayacak. Size ve sevdiklerinize virüs bulaşmasın diyeyim. En güzel dilek bu artık.

Ruh ve beden sağlığınız iyi olsun, kendinize iyi bakın...

Diyetisyen Serap Orak

27 Mart Cuma 2020

İnstagram için 
https://www.instagram.com/diyetisyenseraporak/
Twitter için  

Corona Günlükleri 6

Merhaba blog dostlarım,

Corona salgınının en önemli günlerini yaşıyoruz, vaka sayısı ve kayıplar hızla artmaya başladı. Bu nedenle mecbur olmayan kimse evden çıkmıyor, en azından benim çevremde öyle. Hal böyle olunca benim de randevularım bitti. İnci de evde olmayınca geç kalktım ve kahvaltımı yapmam öğlen saatini buldu.


Birkaç gündür biraz karbonhidrat ağırlıklı beslendiğim için bugünü protein ağırlıklı besleneyim diye kafamda planladım. Gün içinde yiyeceklerinizi önceden planlamaya çalışırsanız daha sağlıklı beslenme eğiliminde olursunuz. Bugün kendime bir omlet yapayım dedim.


2 yumurta, 1 yumurta büyüklüğünde kaşar peyniri, kekik ve çörek otu kullandım. Tavayı yağlamak için çok az da tereyağ koydum. Yanında hiç ekmek yemedim. Sadece domates ve salatalık yedim.


Kahvaltıdan sonra canım hemen kahve içmek istedi ama yediğim yumurtanın demirine kıyamadım. O nedenle 1 saat sonra kahvemi içtim. Öyle minik minik fincanlarla kahve içmeyi sevmiyorum. Benim kahvem en kötü duble olmalı :)


Öğle ve akşam arasında birkaç tane  fındık yedim. İnci'ye kuruyemiş tabağı hazırlayınca kendim de tırtıklıyorum biraz :) 1 tane de elma yedim. Elmayı bu şekilde doğrayınca algıda çokmuş gibi bir his yaratıyor farkında mısınız?


Akşam yemeği olarak dana sote yaptım. İçine daha önce doğrayıp derin dondurucuya attığım renkli biberlerden de koydum. Bu şekilde hazırda malzeme olunca yemek yapmak hem daha keyifli hem de daha kolay oluyor. Bu sene Corona virüsünden ölmez sağ kalırsak yaza kendime şöyle güzel bir dondurucu alayım, içini de özenle doldurayım diyorum. Ben de böyle bir tipim işte, herkes yazın giyeceği elbiseleri düşünür, ben domates biber derdindeyim :))


Akşam yemeği olarak başımın tacı kısırımla beraber biraz da et yedim. Yine ekmek yemedim çünkü karbonhidrat olarak bulgur tüketmiş oldum. Bütün akşam haber izleyip blog yazdığım için başka birşey yemedim ve zaten acıkmadım da. 1 fincan adaçayı içtim.

Geç kahvaltı yaptığım için 1 öğün eksik yediğim bir gün oldu.

Bu satırları yazdığım akşam ülkemizde Corona virüsü nedeniyle enfekte olan hasta sayısı toplam 5698 kişiye, ölüm sayısı ise 92 kişiye yükseldi maalesef :( bu hızla giderse sonumuzun İtalya'dan farklı olmayacağını düşünmeye başladığım için çok mutsuzum.

Ruhve beden sağlığınız iyi olsun, kendinize iyi bakın...

Evde kalın.

Diyetisyen Serap Orak

26 Mart Perşembe 2020

İnstagram için 
https://www.instagram.com/diyetisyenseraporak/
Twitter için  

Corona Günlükleri 5

Soğuk ve kapalı bir Çarşamba gününden herkese merhaba,

Ben zaten kapalı, bulutlu, yağmurlu ve puslu havaları severdim, daha da sever oldum. Çünkü hava böyle olunca insanlar daha çok evde kalma eğilimi gösteriyor. Neydi o öyle hafta sonu hava güneşli olunca insanlar sahillere, parklara akın etti. Çalışmıyorsunuz, evdesiniz, boş vaktiniz çok diye kimsenin gezmeye ve virüsü yaymaya hakkı yok. Diğer şehirleri bilemem ama İstanbul çok fazla insanın yaşadığı bir yer ve sosyal izolasyon kırıldıkça enfekte olan insan sayısı çok artacaktır. Tabi ki bunu çalışmak için evden çıkmak zorunda kalanlar için söylemiyorum. Ailece Migros'a alışveriş yapmaya gelmiş insanlar. Şaştım kaldım! Lütfen yapmayın, Avrupa'daki kayıpları ciddiye alın ve alışveriş için sadece 1 kişiyi görevlendirin. 


Neyse yine uzatmayayım. Çarşamba günü sadece 1 tane yüz yüze seansım vardı. O gelmeden önce bu sabah ki kahvaltım olarak 1 bardak süt içtim ve 1 dilim kakaolu kek yedim. İnci bu sabah evde olmadığı için pratik bir kahvaltı yaptım. O varken daha çok özeniyorum. Ben özeniyorum da, o da keşke iştahlı bir çocuk olsa yese. 1 tane yumurta 1 saatte bitiyor :(


Seansım başlamadan kahvemi de içtim. Sanırım bu hafta son yüz yüze seanları yapıyoruz. Çünkü evden çıkmak artık çok daha riskli. Online diyet sezonunu açmayı düşünüyorum.


Sürekli yemek yapmamak için bir şey pişirdiğimde eskisine göre porsiyonunu biraz daha fazla yapıyorum. Dün yaptığım kısırı öğle yemeği olarak bugün de yedim. Bu süreçte tok tutan yiyecekleri tercih etmekte fayda var. Bulgur da onlardan biri. 


Öğleden sonra 1 çay bardağı süt içeren bir kahve daha yaptım kendime. Yanında 1 tane de zencefilli kurabiye yedim. Bu kurabiye paketini bitireyim diye kilo almam umarım :) bakın evde çokokrem de var ama yemiyorum. İnci için almıştım, ama o da bana çekmiş çikolata ile arası pek yok. İstemiyor bile.


Akşam yemeği olarak son kalan kıymalı tel şehriye çorbamı içtim veya kabak yemeğimi bitirdim. Yoğurt kutusunun dibinde 1 kaşık kalmıştı onu da bitirdim. Yanında ekmek yemedim çünkü sonra 1 kutu bira içmeyi düşünüyorum. Canım istedi, biraz keyif yapmayı düşünüyorum.


Bu gecenin keyfi olarak 1 kase ay çekirdeği yedim ve 1 kutu bira içtim. Yanında bir de romantik komedi film izledim, çok iyi geldi. İzlemek isteyenler için tavsiye edebilirim, Music and Lyrics orijinal adı Türkçesi Söz ve Müzik olarak bulabilirsiniz. Bu filmin müziğini çek seviyorum :) Bence bu aralar yormayan, ilham veren, güldüren, umut veren filmleri izlemekte fayda var.

Ben bu satırları Perşembe akşamı yazıyorum, çünkü bir önceki günü tamamladıktan sonra yazmak daha kolay oluyor. Bu akşam açıklanan Corona virüsü vaka sayısı ülkemiz için toplam 3629'a ve ölü vaka sayısı da 75'e ulaştı. Çok üzülüyorum ve endişe ediyorum. Her akşam açıklanan bu sayıların insan olduğunu hiç aklımızdan çıkarmayalım. Üstelik her an bizim de başımıza gelebilir. Bunlar bir skor değil, şu an vefat eden 75 kişinin yakınları yas ve kendilerine bulaşmış olması riski sebebiyle korku içinde yaşıyor. Gerçekten çok kötü bir tablo. Bu insanların kayıpları olduğunu aklımızdan çıkarmayalım, paylaşımlarımızda gerekli hassasiyeti korumayı unutmayalım...

Ruh ve beden sağlığınız iyi olsun, kendinize iyi bakın...

Diyetisyen Serap Orak

25 Mart Çarşamba 2020

Corona Günlükleri 4

Merhaba sevgili blog dostlarım,

Farkındaysanız azimle yazmaya devam ediyorum :) Kimin sayesine? Sizin tabi kiiiii! Çok teşekkür ederim, hem yorumlarınız hem de takibiniz için.

Tabi ki bu kadar istikrarla yazabilmemin bir nedeni de boş vaktimin çok olması. Aslında boş vaktimin çok olması demeyelim, çünkü evde çocuk varken boş vakit diye bir kavram olmuyor. Her an bir işle ilgilenmeniz gerekebiliyor. Ama zamanımın çoğunu alan diğer işlerim azaldığı için bloga rahat zaman ayırmaya başlayabildim. Ben zamanım fazla diyeyim siz kendi aranızda işsizlik diyebilirsiniz :) neyse ki sosyal medyadan anladığım kadarıyla bu Corona salgını bitince danışanlar kapımda kuyruk olacak gibi görünüyor ;) Şaka bir yana bazı insanlar mecbur oldukları için işe gitmek zorundalar, bu tabi ki hastalığa yakalanma açısından riskli bir durum. Onlar da evde olmak isterler. Ama bir diğer açıdan bakarsak, sosyal izolasyon açısından evde kalmak ve iş yeri kapandığı için evde oturmak zorunda kalanlar geçinebilmek için para kazanamıyorlar ve sonraki aylar ev kirasını, faturalarını ve ihtiyaçlarını nasıl karşılayabileceklerini düşünüyorlar. Felaket tellallığı yapmak istemem ama çok büyük bir ekonomik sıkıntı bizi bekliyor. Üzgünüm :(

Size Corona virüsüne karşı direncimi yüksek tutmak için yaptığım bazı önlemlerden bahsedeyim. Ellerimi sık sık yıkıyorum, zaman zaman kolonya kullanıyorum. Kapıdan içeri her yeni birinin girdiği gün bütün evi ve ofisi çamaşır suyuyla siliyorum, vücut analiz cihazını, kapı kolları ve elektrik düğmelerini yine çamaşır suyuyla siliyorum. Sık sık pencereleri açıp havalandırma yapıyorum. Gelen herkese galoş giydiriyorum ve ilk iş kolonya tutuyorum. Uzak mesafeden konuşuyorum, seansları cam açık yapıyorum (gerçi artık kimse gelmiyor ama son 2 haftadır bu şekilde çalışıyordum). Sık sık çamaşır yıkıyorum. Her gün farklı kıyafet giyiyorum. Tırnaklarımı kısa kesiyorum. Oje sürmüyorum. Tuzlu su ile gargara yapıyorum ve enjektör ile burnuma tuzlu su sıkıyorum. Dişlerimi düzenli olarak fırçalıyorum. Her gün sıcak içecek tüketiyorum. Bütün kış boyunca Redoxon efervesan tablet içtim. Devam ediyorum. Aklıma geldikçe D vitamini içiyorum. Yine aklıma geldikçe Umca içiyorum. Bu tarz şeyleri düzenli yapamıyorum maalesef çünkü unutkan biriyim.

Sürekli Haber Global izliyorum, diğer kanalları hiç açmıyorum diyebilirim. Son 2 haftadır hiç film izlemedim (emin değilim 1 tane izlemiş olabilirim ama unuttum) ve hiç kitap okumadım. Daha o konuya gelemedik. Çocuk, yemek, ev işi, sosyal medya yönetimi, arkadaşlarla WhatsApp yazışmaları derken zaman çabuk geçiyor. İmkanı olan okusun. Bu ara pek içimden gelmiyor. Sık sık sevdiğim müzikleri dinliyorum. Youtube videoları izliyorum. Bir de blog yazıyorum :) bana bu da iyi geliyor. Herkes kendine iyi gelen şeyleri yapsın. Bana bunlar iyi geliyor. İnci bazen babasında kalıyor, bazen evde kalıyor. Evlerimiz yakın olduğu için bu konuda sıkıntı yaşamıyoruz. Babası da evden çalıştığı için riskimiz azaldı çok şükür.

Şimdi gelelim beslenme günlüğüme...


Bu sabah 1 adet yumurta, 1 dilim beyaz peynir, 1 adet yuvarlak beyaz ekmek, domates ve salatalık yedim. Bilinçli olarak bu sabah zeytin yemedim. Çünkü dün yemiştim. Beslenmenizde her gün ufak kısıtlamalar yaparsanız, fazladan kaçabilecek başka lokmaları telafi etmiş olursunuz. Haa, bu arada aç karnına tartıldım. Açıkcası ayakkabımı ve çorabımı çıkarmaya üşendiğim için analiz yapmadım :) Kilom 53,3 çıktı. 

Kahvaltı sonrası tabi ki kahvemi içtim. 1 adet kapsül kahvemi daha bitirmiş oldum. Sade ve şekersiz tercih ettim. Yıllardır açmayan bir orkidem de açıp bana sürpriz yaptı :)




Öğle yemeğimi biraz geç yedim. Hafta sonu Migros'tan yeşillik almıştım, çünkü aklımda kısır yapmak vardı. Bir süredir hiç kısır yapmamıştım. Üşenmedim, yeşillikler solmadan kısır yaptım. Tabi ki büyük bir tabak dolusu yedim. Neyse ki salata malzemesini bol kullanıyorum. 2 tane de kornişon turşusu yedim. Kısırda zerdeçal kullandığım için turuncu rengi baskın oldu sanki. Kısır aşkımı bilmeyen var mı? :)) Ayrıca zaman zaman yaptığım paylaşımlarda bu tabağı nerden aldığım soruluyor. Üzerimde adım yazılı olarak hazırlanmış bu nazik hediyeyi Kütahya Porselen göndermişti. Tekrar teşekkür ediyorum.

Öğleden sonra dubleden de fazla Türk kahvemi içtim. Benim içim günün en güzel anları kızımla beraber sohbet ederken kahvemi yudumlamak. Üstelik kahvemi de o yaptı ;)


Bu arada tüm fotoğrafları mutfak masamda çekiyorum çünkü buranın ışığı çok güzel.

Akşam yemeğimi saat 21.00 civarında yedim. Çünkü kısır beni uzun süre tok tuttu. Bu saatten sonra da sadece 1 kase kıymalı tel şehriye çorbası içtim. Evet çorba yoğun kıvamlı ve kase büyük bir kase ama yanında ekmek yemedim.


Bütün akşam blog yazdığım için başka bir besin tüketimim olmadı ama 1 fincan adaçayı içtim. Gün içinde de ağzıma birkaç tane fındık ve fıstık atmıştım. Onu da buraya ekleyeyim. Başka birşey yemedim. Haa belki 1 tane de kuru kayısı yemişimdir.

grafik dizayn Butikorobo/Rahime Orak tarafından yapılmıştır

Bu arada Cumartesi markete gittiğimden beri hiç evden çıkmadım. Siz de mecbur olmadıkça lütfen evden çıkmayın. Sosyal mesafenizi koruyun, sevdiklerinizi özleyin. Bol bol telefonda konuşun, yazışın, haberleşin. Bu da çok iyi gelebilir... Lütfen evde kalın. Hadi sizin için çok sevdiğim bir şarkıyı buraya ekleyeyim de biraz keyfimiz yerine gelsin. Bir tık lütfen ;)

Ruh ve beden sağlığınız iyi olsun, kendinize iyi bakın...

Diyetisyen Serap Orak

24 Mart Salı 2020

İnstagram için 
https://www.instagram.com/diyetisyenseraporak/
Twitter için  

Corona Günlükleri 3

Keyifsiz ama umut dolu yeni bir günden herkese merhaba,
Öncelikle yorumlarınız için çok teşekkür ederim. Kendi kendime konuşuyormuşum hissimden kurtarıyor ve yazmak için motivasyon sağlıyor :)

Evet çok da keyfimiz yok ama yapacak başka birşeyimiz de yok. Hayata tutunmamız lazım. İşimiz ve gelirimiz azaldı, Corona salgını endişelerimiz arttı, sevdiklerimizi göremiyor, ziyaret edemiyoruz. Gün içinde yaptığımız her sıradan şey aslında hayatımızda ne kadar önemli bir parçaymış gibimize geliyor. Sürekli ellerimizi yıkıyoruz, kolonya sürüyoruz. Ben ki kişisel hijyen ve temizlik konusunda biraz takıntılı biriyimdir ona rağmen kendimin eskiden ne kadar kirli ellerle yaşadığımı falan düşünmeye başladım. Öyle devamlı el yıkamazdım. Yıllardır kolonya almışlığım da yoktu. Şimdi ofisin nerelerine antiseptik sıvı kutusu taksam diye düşünüyorum. Eskiden marketten aldığım ambalajlı şeyleri ıslak bezle silip buzdolabına koyardım. Yıllar önce bu ve benzeri temizlik alışkanlıklarımın psikopatlık olarak yorumlanması sebebiyle artık bu silme olayını komple bırakmıştım. Mesela yere konmuş bir alışveriş torbasının tezgahın üstüne konması beni sinir eder. Mutfak tezgahının silindiği bezle yerin silinmesi beni çıldırtır. Bütün bu alışkanlıklar aslında takıntılı olmamdan değil üniversite yıllarında aldığım mikrobiyoloji dersinden öğrendiklerimden kaynaklanıyordu. Öğrendiğim bir bilgiyi pratik hayata geçirmeyi severim. Gel gör ki şimdi herkes aldığı herşeyi sabunla yıkamaya başladı. Bundan sonra daha sıkı temizlik tedbirleriyle yaşayacağımıza inanıyorum. Ben temizlik anlayışımı seviyorum, kim ne derse desin. Mesela vücut analiz cihazımın üstünü de her danışanımdan önce mutlaka silerim. Hatta bu Corona salgınından sağ çıkmayı başarabilirsek çantamda çatal bıçak kaşık taşımayı düşünüyorum. Herkesin ağzına giren bir eşyayı böyle bir salgından sonra kullanmak istemiyorum. Şu an ki fikrim bu, ne kadar uzun yaparım bilemiyorum.

Neyse yine uzattım. Gelelim haftanın ilk günü olan Pazartesi beslenme günlüğüme. Bugün aynı zamanda uzaktan eğitimin ilk günüydü. O kadar da zor değilmiş. Televizyonun karşısına geçiyoruz, çok da özenle hazırlanmamış olan programları izliyoruz. En azından okul havasına girdik, tekrarlarını ve diğer sınıf derslerini izleyince de vakit güzel geçiyor. Çok merak ediyorum neye göre seçilmiş bu öğretmenler? Üstün iletişim becerilerine göre mi, yoksa bilgilerine göre mi? Bazıları insanı ders havasına sokuyor ama bazıları ıııhhh olmamış :( yine de buna da şükür... Video çekimleri yapan biri olarak ne kadar zor birşey olduğunu biliyorum. Ama bu konuya yatkın insanlarla çalışabilirlerdi, sonuçta bu keyfi bir çekim değil, profesyonel bir iş. Milyonlarca öğrenci var ekran başında.

İlk dersler bitince kahvaltımı yaptım. Eski blog okurlarımın çok iyi bildiği, en sevdiğim kahvaltıyı yaptım. Kaşarlı tost, domates ve 4 adet zeytin yedim. Zeytin neden 1 tane eksik diye bir soru geldi sosyal medyadan. Ona da buradan yanıt vereyim. Kaşığa 4 tane gelmiş namussuz, 5.'yi ikna edemedik :)

Kahvaltıdan sonra da tabi ki bir Türk kahvesi içtim. Kahve ile olan aşkımı da eski dostlar bilir, yenilere de bahsetmeden geçmeyelim :) Vücuduma kahve dövmesi yaptıracak kadar bir aşk aramızdaki... İçmediğim tek dönem hamilelik dönemimdir. Dayanamam sanıyordum ama öyle olmuyormuş, söz konusu bebek olunca kahve falan hikaye yani ;) 


Öğle yemeği olarak 8 kaşık dolusu kadar zeytinyağlı kabak yemeği ve kıymalı makarna yedim. Makarna yediğim için ekmek yemedim. 3 kaşık da yoğurt yedim.


Öğleden sonra 1 adet Tchibo kapsül kahvemle yaptığım sütlü kahvemi içtim. 1 çay bardağı kadar süt koymuşumdur. Son 3 kapsülüm kaldı, neyse ki artık Migros'ta yeniden satılıyor. Kahvemle beraber 2 tane kuru kayısı ve bir tutam kuru dut yedim. Çünkü bu aralar canım pek taze meyve istemiyor. Zaten meyve ile aram pek yoktur. Çünkü tatlı yiyeceklerle aram yok. Olunca yerim ama olmazsa pek de meyve aramam. Yine de beslenmemde gerektiği kadar yer vermeye çalışıyorum. Mesela hafta sonu greyfurt ve elma aldım. Bakalım üşenmeyip ne zaman yiyeceğim?


Akşam yemeği olarak Makarna Lütfen'den aldığım tam tahıllı ve sebzeli tel şehriye çorbasını pişirdim. Yanında ekmek yemeyeceğim için çorbayı biraz yoğun taneli yaptım. İçine de önceden kavurup dondurucuda sakladığım kavrulmuş kıymadan koydum. Büyük bir kase dolusu yedim. 1 kase de kırmızı lahana salatası yedim. Bu salataya sadece limon, sirke, zeytinyağı ve tuz koydum. Bu aralar favori salatam bu çünkü antioksidan yönünden çok zengin. Direncimi arttırmak için yiyorum. Çorbaya da sarımsak ve zerdeçal koydum. Unutmayın zerdeçal koyduğunuz her besine karabiber de koymalısınız çünkü etken maddesi ancak karabiberdeki etken madde sayesinde emilebiliyor.

Ben bu satırları size Salı akşamı yazıyorum. Şu an için açıklanan toplam vaka sayısı 1872 ve 44 vaka da ölümle sonuçlandı maalesef :(

Akşam blog yazarken 1 kupa adaçayı içtim. Herşeyin fotoğrafını çekmek çok kolay olmuyor, bu da çok zaman lana bir iş. Özellikle 7x24 bir çocukla beraberseniz unuttuğunuz veya yapmaya üşendiğiniz çok şey olabiliyor. Huyum kurusun, özensiz iş yapmayı da pek sevmem. Her fotoğraf için bazen dakikalarca uğraşıyorum. 

Yatmadan önce karnım çok acıkmıştı ama sadece 1 bardak su içip yattım. Sen de bazı geceler aç yatmayı göze alırsan sabahları karın şişliğin inmiş olarak uyanmak hoşuna gidecektir ;)

Ruh ve beden sağlığınız iyi olsun, kendinize iyi bakın...

Diyetisyen Serap Orak

23 Mart Pazartesi 2020

Corona Günlükleri 2

Merhaba sevgili blog dostlarım,

Bugün yuvaya dönen herkese hoşgeldiniz demek istiyorum :) İyi ki varsınız. Corona salgını tüm dünyayı kasıp kavururken, tatsız, moralsiz, işsiz ve gergin günlerde birbirimize buradan destek olabiliriz. Siz okudukça ben yazacağım, ben yazmazsam mutlaka dürtükleyin :) Evimizde kaldığımız bugünlerde birbirimize çok ihtiyacımız var. Bu süreçte sağlıklı beslenmek ve birisi tarafından takip ediliyor hissi yaşayıp da iştahınızı kontrol etmek istiyorsanız ben buradayım. Bugünden itibaren beslenme günlüğümü de tutacağım. Yiyip içtiğim her şeyi paylaşacağım. Lütfen eleştiri yaparken önce iğneyi kendinize batırın. Diyetisyen de olsam ben de evde sıkılıyor, endişeli, depresif, yalnız ve çaresiz bir takım duygular arasında gidip geliyor olabilirim.

Şimdi neden birden blog yazmaya başladım anlatayım. Sıkıldığımdan değil, evde sıkılmam ben. Danışanlarımdan ve arkadaş çevremden gördüm ki insanlar evde yeme içme alışkanlıklarını esnetmeye başladılar. Instagram paylaşamınlarında kekler, börekler, kurabiyeler uçuşmaya başladı. Bunun sonu diyetisyenin ofisinde randevu almayla sonuçlanır baştan söyleyim. Pek çok kişinin blog sayesinde daha sağlıklı beslenme eğilimi gösterdiğini biliyorum. Bunu daha önce deneyim ettik. O nedenle elinizden tutmaya geldim. Amacım kimseye diyet yaptırmak değil, ben evde neler yiyerek yaşıyorum bunu anlatmak ve bazı fikirlerimi paylaşmak. Biraz ilham kaynağı olabilirsem ne mutlu bana :)

Dün gece çok geç yattığım için (03.30'a kadar Vis a Vis dizisini izledim) Pazar sabahı 10.30'da uyanınca tekrar uyumak istedim. İnci evde yoktu o nedenle erken kalkmamın gereği de yoktu. Gözümü bir açtım saat 13.00'ü geçmiş. Bugün az yemeye kararlıyım çünkü dün gece baya bir sucuk ekmek kaçamağı yaptım. Normalde sarımsak kokmamak için sucuk falan yemiyorum ama tatil günü olunca yaptım bir hovardalık ;) pişman da değilim. Ama bedelini bugün ödemeye kararlıyım.

Geç bir saatte kalınca sadece duble bir kahve ve 1 adet kurabiye ile güne başladım. aslında öğleden sonraya başladım :) Bu kurabiyeleri çok sevdiğimi eski takipçilerim bilir. Zencefilli yılbaşı kurabiyesi olarak yurt dışında satılıyor, bize de o dönemde geliyor. Bana da babam getirmişti. Paketi yeni açtım. Tek tek yerim bunu artık...

İlerleyen saatlerde 1 fincan adaçayı içtim.

Akşam yemeği olarak da zeytinyağlı kabak yemeği, kırmızı lahana salatası, 3 kaşık yoğurt ve 2 dilim tam buğday ekmeği yedim. Eğer öğünde başka bir karbonhidrat kaynağı yoksa asla ekmeksiz yemek yiyemem. Ama eğer bulgur, makarna veya pirinç varsa ekmek tüketmiyorum. Konusu açılmışken 41 yaşına yeni girmiş, 8 yıldır hipotroidi hastası ve 18 yıllık bir diyetisyen olarak glutenle hiçbir derdim yok. Dibine kadar glutenli besleniyorum ama tabi bazıları gibi kafamı karbonhidrata gömmüyorum. Porsiyonu fazla olmadığı sürece glutenli beslenmenin kimseye bir zararı olmaz. Çölyak teşhisiniz varsa o ayrı tabi. Bir takım alerji tedavilerinde de glutene dikkat etmek gerekiyor ama onun dışında bu gluten meselesinden öcü gibi korkmanıza gerek yok. Yine de siz bilirsiniz isterseniz yiyin ama lütfen benim yediğime karışmayın. Çünkü göreceksiniz ki benim glutensiz günüm geçmez.

Bu arada henüz tartılmadım ama geçen hafta 53,5 kg civarındaydım. Yağ oranım da %20 idi. Dünkü sucuktan sonra belki birazcık yağlanmışımdır ama yaşım gereği biraz yağlı olmanın sakıncasını görmüyorum. Bu süreçte kilo almamaya çalışacağım. Hatta sağlıklı beslenmeyi vurgulamayı tercih ederim. Zaten sağlıklı beslendiğim ve porsiyon kontrolü yapabildiğim için bu yaşta bu kiloyu koruyabiliyorum. Siz de başarabilirsiniz.


Yemeğimi güzel bir müzik eşliğinde yedikten sonra eve gelen İnci'yi yıkadım, pakladım. Akşam kız kardeşim kapıdan bir uğradı. Gelirken kek getirmiş sağolsun. Çünkü ben evde asla kek, kurabiye benzeri yiyecekleri pişirmiyorum. Pişirmeyince, evde olmayınca yemiyorsunuz da. Olsa bile kontrolleri yemeyi öğrenmediğiniz sürece her zaman kilo alma riski altındasınız.

1 dilim kakaolu kek ve 1 fincan earl grey çay içtim. Çay sevmediğim için illa ki kokulu, aromalı olmasını tercih ediyorum.

Bu arada fotoğrafını çekmedim ama daha sonra 8-10 adet badem-fındık karışımı attım ağzıma. Gece yatmadan önce de 1 bardak süt içtim. Sütü de normal içiyorum, bana dokunmuyor o nedenle laktozsuz tercih etmiyorum.

Ben bu satırları yazarken maalesef Corona virüsü teşhisi alan vaka sayısı açıklandı. Toplam vaka sayısı 1529, ölüm sayısı 37 oldu. Umarım rakamlar çılgınca yükselmez. Lütfen evde kalın, ne kadar az insanla temas ederseniz o kadar iyi olur.

Ruh ve beden sağlığınız iyi olsun, kendinize iyi bakın...

Diyetisyen Serap Orak

22 Mart Pazar 2020

Sosyal medyada takip etmek için:


İnstagram için 
https://www.instagram.com/diyetisyenseraporak/
Twitter için  

Corona Günlükleri 1 (İçsel yolculuk)

Merhaba sevgili blog dostlarım,

Kaç kişi yuvaya dönecek bakalım? Blog yazmayı ihmal ettiğim bunca zamandır İnstagram üzerinden o kadar çok "artık blog yazsanıza" diye mesaj geldi ki, hep bir köşeye attığım yazma hissime yeniden kavuştum. Özellikle şimdi, tam yazma zamanı çünkü ilerde benim blogum da dahil olmak üzere yazılı bilgi bırakan tüm kaynaklar bu günleri hatırlamamız açısından bize yardımcı olacaktır.

Dünya olarak çok zor zamanlar geçiriyoruz. Corona virüsü sebebiyle bizim ülkemiz de dahil olmak üzere vaka sayısında hızlı artışlara ve ölümlere sahibiz. Bugün an itibariyle Türkiye'de 1236 hasta var ve 30 ölüm gerçekleşti. Kişisel fikrim, yeterince test yapılamıyor yapılsa hasta sayısı artacaktır. Ama önemli olan kayıpların azalması, nasılsa hepimiz bu virüse yakalanıp hastalığı geçireceğiz. Bugün veya 8 ay sonra. Ama bu kadar hızlı yayılıp da hasta sayısının aşırı yükselmesi hastane kapasiteleri ve çalışan sağlık personeli açısından sorun yaratıyor. Virüs yavaş yayılsa hiç bu kadar büyük bir mesele olmazdı. Ölümle sonuçlanması tabi ki kaçınılmaz olurdu ama belki yayılma hızı az olsaydı hastalar hastanelerde daha iyi imkanlar altında tedavi edilebilirdi. Yaşlı nüfusun ve bağışıklık sistemi düşük olan kronik hastalık sahiplerinin çok dikkat etmesi gerekiyor. Bunun için evde kalıp, sosyal mesafe yaratıp yayılım hızını azaltmamız gerekiyor. Ama kime söylüyoruz? Yine kişisel fikrim, bence bir an önce sokağa çıkma yasağı getirilmeli. Toplumun bir kesimine kesinlikle laf anlatamıyoruz. Umre'den geldiyseniz, yurt dışından geldiyseniz lütfen insan içine karışmayın. Düğünlere, arkadaş toplantılarına , taziye ziyaretlerine, kutlamalara, asker uğurlamalarına ara verin. Evet bazı kimseler için hayat devam ediyor çünkü çalışma mecburiyeti olanlar var ama lütfen keyfi olarak gezmelere gitmeyin, 2-3 hafta denizi, sahili görmeyin. Spor yapmayın, koşuya vs çıkmayın, kimse 3 hafta hareketsiz kalsa bişey olmaz. Bir anda herkes egzersiz meraklısı oldu çıktı başımıza!

Size bu süreçte kendim neler yapıyorum biraz bahsedeyim. Sürekli evdeyim, çünkü evimi ve ofisimi birleştirdim. Bu benim açımdan çok büyük bir kolaylık ve ekonomik anlamda mantıklı bir tercih oldu. Hayatım çok kolaylaştı ve küçüldü. Artık daha minimalist yaşıyorum. İhtiyacım olmayan bir sürü eşyayı hayatımdan çıkardım. Gerçekten ihtiyaç duyduğum kadarıyla yaşamaya başladım. Corona virüsü açısından oldukça hijyenik koşullarda yaşıyorum sayılır, çünkü hiç evden çıkmıyorum. Çok az insanla temasım var. Kimseyle tokalaşmıyorum. Sürekli ellerimi yıkıyorum. Danışanlarım gelip gittikçe çamaşır suyuyla her yeri silip, kapı kollarından elektrik düğmelerine kadar steril hale getiriyorum. Bu nedenle alerjim bile hortladı. Seansları yüz yüze yaparken sürekli cam açık çalışıyorum ve 2 metre mesafeli görüşmeye gayret ediyorum. Bazı seanlarımızı online hale çevirdik. Ofise gelebilenleri reddetmiyorum çünkü zaten az kişi gelebiliyor. Gelenlere ilk iş kolonya ikram ediyorum :) Markete gitsem daha çok insanla temasım olur. Bu sebeple internetten düzenli olarak, ihtiyacım olan kadarını sipariş veriyorum. Bu konuda Getir uygulamasını kullanıyorum. Suyumu bile oradan sipariş veriyorum. Bazı temel besinleri stoklamadım ama yedekledim diyelim. Normalde bittikçe almayı seven biriyim ama artık yedekli satın alıyorum. Bununla ilgili ayrıca bir liste yapıp sizinle paylaşacağım. Özellikle sokağa çıkma yasağı gelirse diye evde bulundurmamız gereken besinleri paylaşacağım.

Tabi ki bu durum sosyal ve psikolojik açıdan bazı olumlu ve olumsuz şartlar ortaya çıkarabiliyor. Mesela ben 1 hafta evden çıkmasa da asla sıkılmayan bir insanım o nedenle beni asla etkilemedi. Ama evde çok sıkılanlar var. Naçizane tavsiyem ev işi yapmaya başlasınlar. Hem hareket olur. Bütün dolap içlerini döküp, temizlik yapın ve gereksiz eşyalarınızdan kurtulun mesela. Banyonun fayanslarını silin. Evinizdeki kırık, dökük, eski, onarılmaya ihtiyacı olan yerlere odaklanın, çözüm üretmeye çalışın. Ütü yapın, cam silin, temizlik yapın. Hepsini 1 günde yapmaya çalışın bakalım. Normalde bu işleri yapan yardımcınız varsa onu anlamış olursunuz hem. Kim bilir 1 günde ne kadar çok iş beklediğinizi ve buna aslında hakkınız olmadığını anlamış olursunuz. Öğlen iş yerinizde çıkan yemekleri beğenmediğinizi hatırlayın mesela, hazır bir öğün yemek yemenin aslında ne büyük bir lüks olduğunun farkına varabilirsiniz belki. Okumak istediğiniz kitaplara başlayın, filmleri, dizileri izleyin. Mutfağa daha çok zaman ayırın, hazır yemek yerine, yemek pişirmeyi pratikleştirin.

Sevdiklerinizi özleyin, özlemediklerinizi bir düşünün mesela. Demek ki hayatınızda bazılarına gerek yokmuş. Kimleri kaybetmekten veya bir daha görememekten endişelendiğinizi bir düşünün. Bu anlamda da artık görüşmek istemediğiniz kişiler varsa sosyal mesafe koymaya başlayın. Sanki biraz öğüt veriyormuş gibi oldum ama aslında öyle değil. Birebir yaşadığım duyguları paylaşıyorum sizinle. Çok güzel bir içsel yolculuk yapıyorum. Bu yolculukta yol arkadaşlarım kimlermiş onları anlıyorum. Bana yapılan kötülük veya haksızlıkların altını iyice çiziyorum bu günlerde, onlara bir daha şans vermemem gerektiğini netleştiriyorum. Hayat çok güzel ve anlamlıymış (ki ben her zaman daha farkındalığı yüksek biriydim) bu nedenle hak etmeyene harcanan her an hayatı çöplüğe çeviriyormuş. Ben şimdi bahçe düzenleme çalışmalarıma başladım, o bahçeye herkes kolay giremez artık.

Aynı şey blog yazmak için bile geçerli. Bunu yazarken ne kadar çok zaman harcıyorum biliyorsunuz. Herşeyden önemlisi size kalbimi ve dünyamı açıyorum. Ancak okumayı göze alan kalsın hayatımda. 1 dakikalık instagram postlarına veya anlık hikaye paylaşımlarına ihtiyacım yok benim. Çünkü okumayı ve hayatı paylaşmayı seven ve beni yazmak için yüreklendiren blog dostlarım var. Onlar bana yeter, varsın 10binlerce takipçi görmeyiversin.

Yine çok uzattım ama uzun süre yazmayınca böyle olduğunu biliyorsunuz. Beslenme günlüğümü yayınlamaya devam edeceğim. Böyle evde kaldığımız günlerde hep beraber kilo kontrolümüzü de sağlamış olacağız. Lütfen takipte kalın ve yorum yazın. Çünkü bu da beni yazmaya motive ediyor.

Ruh ve beden sağlığınız iyi olsun, kendinize iyi bakın...

Diyetisyen Serap Orak

22 Mart Pazar 2020


Sosyal medyada takip etmek için:


İnstagram için 
https://www.instagram.com/diyetisyenseraporak/
Twitter için  
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...