Corona Günlükleri 3

Keyifsiz ama umut dolu yeni bir günden herkese merhaba,
Öncelikle yorumlarınız için çok teşekkür ederim. Kendi kendime konuşuyormuşum hissimden kurtarıyor ve yazmak için motivasyon sağlıyor :)

Evet çok da keyfimiz yok ama yapacak başka birşeyimiz de yok. Hayata tutunmamız lazım. İşimiz ve gelirimiz azaldı, Corona salgını endişelerimiz arttı, sevdiklerimizi göremiyor, ziyaret edemiyoruz. Gün içinde yaptığımız her sıradan şey aslında hayatımızda ne kadar önemli bir parçaymış gibimize geliyor. Sürekli ellerimizi yıkıyoruz, kolonya sürüyoruz. Ben ki kişisel hijyen ve temizlik konusunda biraz takıntılı biriyimdir ona rağmen kendimin eskiden ne kadar kirli ellerle yaşadığımı falan düşünmeye başladım. Öyle devamlı el yıkamazdım. Yıllardır kolonya almışlığım da yoktu. Şimdi ofisin nerelerine antiseptik sıvı kutusu taksam diye düşünüyorum. Eskiden marketten aldığım ambalajlı şeyleri ıslak bezle silip buzdolabına koyardım. Yıllar önce bu ve benzeri temizlik alışkanlıklarımın psikopatlık olarak yorumlanması sebebiyle artık bu silme olayını komple bırakmıştım. Mesela yere konmuş bir alışveriş torbasının tezgahın üstüne konması beni sinir eder. Mutfak tezgahının silindiği bezle yerin silinmesi beni çıldırtır. Bütün bu alışkanlıklar aslında takıntılı olmamdan değil üniversite yıllarında aldığım mikrobiyoloji dersinden öğrendiklerimden kaynaklanıyordu. Öğrendiğim bir bilgiyi pratik hayata geçirmeyi severim. Gel gör ki şimdi herkes aldığı herşeyi sabunla yıkamaya başladı. Bundan sonra daha sıkı temizlik tedbirleriyle yaşayacağımıza inanıyorum. Ben temizlik anlayışımı seviyorum, kim ne derse desin. Mesela vücut analiz cihazımın üstünü de her danışanımdan önce mutlaka silerim. Hatta bu Corona salgınından sağ çıkmayı başarabilirsek çantamda çatal bıçak kaşık taşımayı düşünüyorum. Herkesin ağzına giren bir eşyayı böyle bir salgından sonra kullanmak istemiyorum. Şu an ki fikrim bu, ne kadar uzun yaparım bilemiyorum.

Neyse yine uzattım. Gelelim haftanın ilk günü olan Pazartesi beslenme günlüğüme. Bugün aynı zamanda uzaktan eğitimin ilk günüydü. O kadar da zor değilmiş. Televizyonun karşısına geçiyoruz, çok da özenle hazırlanmamış olan programları izliyoruz. En azından okul havasına girdik, tekrarlarını ve diğer sınıf derslerini izleyince de vakit güzel geçiyor. Çok merak ediyorum neye göre seçilmiş bu öğretmenler? Üstün iletişim becerilerine göre mi, yoksa bilgilerine göre mi? Bazıları insanı ders havasına sokuyor ama bazıları ıııhhh olmamış :( yine de buna da şükür... Video çekimleri yapan biri olarak ne kadar zor birşey olduğunu biliyorum. Ama bu konuya yatkın insanlarla çalışabilirlerdi, sonuçta bu keyfi bir çekim değil, profesyonel bir iş. Milyonlarca öğrenci var ekran başında.

İlk dersler bitince kahvaltımı yaptım. Eski blog okurlarımın çok iyi bildiği, en sevdiğim kahvaltıyı yaptım. Kaşarlı tost, domates ve 4 adet zeytin yedim. Zeytin neden 1 tane eksik diye bir soru geldi sosyal medyadan. Ona da buradan yanıt vereyim. Kaşığa 4 tane gelmiş namussuz, 5.'yi ikna edemedik :)

Kahvaltıdan sonra da tabi ki bir Türk kahvesi içtim. Kahve ile olan aşkımı da eski dostlar bilir, yenilere de bahsetmeden geçmeyelim :) Vücuduma kahve dövmesi yaptıracak kadar bir aşk aramızdaki... İçmediğim tek dönem hamilelik dönemimdir. Dayanamam sanıyordum ama öyle olmuyormuş, söz konusu bebek olunca kahve falan hikaye yani ;) 


Öğle yemeği olarak 8 kaşık dolusu kadar zeytinyağlı kabak yemeği ve kıymalı makarna yedim. Makarna yediğim için ekmek yemedim. 3 kaşık da yoğurt yedim.


Öğleden sonra 1 adet Tchibo kapsül kahvemle yaptığım sütlü kahvemi içtim. 1 çay bardağı kadar süt koymuşumdur. Son 3 kapsülüm kaldı, neyse ki artık Migros'ta yeniden satılıyor. Kahvemle beraber 2 tane kuru kayısı ve bir tutam kuru dut yedim. Çünkü bu aralar canım pek taze meyve istemiyor. Zaten meyve ile aram pek yoktur. Çünkü tatlı yiyeceklerle aram yok. Olunca yerim ama olmazsa pek de meyve aramam. Yine de beslenmemde gerektiği kadar yer vermeye çalışıyorum. Mesela hafta sonu greyfurt ve elma aldım. Bakalım üşenmeyip ne zaman yiyeceğim?


Akşam yemeği olarak Makarna Lütfen'den aldığım tam tahıllı ve sebzeli tel şehriye çorbasını pişirdim. Yanında ekmek yemeyeceğim için çorbayı biraz yoğun taneli yaptım. İçine de önceden kavurup dondurucuda sakladığım kavrulmuş kıymadan koydum. Büyük bir kase dolusu yedim. 1 kase de kırmızı lahana salatası yedim. Bu salataya sadece limon, sirke, zeytinyağı ve tuz koydum. Bu aralar favori salatam bu çünkü antioksidan yönünden çok zengin. Direncimi arttırmak için yiyorum. Çorbaya da sarımsak ve zerdeçal koydum. Unutmayın zerdeçal koyduğunuz her besine karabiber de koymalısınız çünkü etken maddesi ancak karabiberdeki etken madde sayesinde emilebiliyor.

Ben bu satırları size Salı akşamı yazıyorum. Şu an için açıklanan toplam vaka sayısı 1872 ve 44 vaka da ölümle sonuçlandı maalesef :(

Akşam blog yazarken 1 kupa adaçayı içtim. Herşeyin fotoğrafını çekmek çok kolay olmuyor, bu da çok zaman lana bir iş. Özellikle 7x24 bir çocukla beraberseniz unuttuğunuz veya yapmaya üşendiğiniz çok şey olabiliyor. Huyum kurusun, özensiz iş yapmayı da pek sevmem. Her fotoğraf için bazen dakikalarca uğraşıyorum. 

Yatmadan önce karnım çok acıkmıştı ama sadece 1 bardak su içip yattım. Sen de bazı geceler aç yatmayı göze alırsan sabahları karın şişliğin inmiş olarak uyanmak hoşuna gidecektir ;)

Ruh ve beden sağlığınız iyi olsun, kendinize iyi bakın...

Diyetisyen Serap Orak

23 Mart Pazartesi 2020

1 yorum:

  1. 2012 yalından bu yana takip ediyorum sizi, hatta dönem dönem sıkıldıkça eski yazılara tekrar dönüp gün gün okuyup motive oluyorum düzenli beslenme alışkanlığımı yeniden kazanmak için. Yeni yazılar görmek çok mutlu etti eski bir dosta tesadüfen rastlamak gibi oldu şu zor günlerde, özlemişim sizi ��Sevgiler

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...