Bencillik dönemime hoşgeldiniz :)

Merhaba :)

Taşınma haberimi alıp da hayırlı olsun dileklerini esirgemeyen ve taşınırken ihtiyacın olursa beni mutlaka haberdar et diyen arkadaşlarıma ve danışanlarıma çok teşekkür ederim. Gerçekten bu desteği görmek iyi hissettiriyor. Herkes kalbinin izin verdiğince cümle kurabilir, bazıları için bu kelimeleri ağıza almak bile bir güçtür.

Yerleşince tüm güzel kalpleri ofisime beklerim. Kahve benden, muhabbet sizden ;) Bu taşınma işi aynı zamanda güzel bir temizlik de olacak. Çünkü bazı evrakları, firma broşürlerini falan yıllarca saklamışım. Artık kapanan firmalar bile var. Hepsini atacağım. Floppy disketlerim hariç :)

2019 yılı daha zor geçecek diyenler var ama ben 2018 yılını gerçekten sevmedim. Hayatımda çok fazla negatif unsur oldu. Bunları 2019 yılında komple eleyip yoluma devam edeceğim. Zaten tek sayılı yıllar bana her zaman daha iyi gelmiştir. Beni geliştiren ve mutlu eden şeyleri hayatımda tutup, gerilememe veya mutsuz olmama sebep olabilecek şeyleri kendimden uzak tutacağım.  En sevdiğim Mirkelam şarkılarından biri gibi tıpkı, Mutlu olmak istiyorummmm :) Bencillik dönemime hoşgeldiniz :)


1 ay önce yarın akşamki konser için bileti almıştım. Arkadaşlarımla beraber DasDas'da Fazıl Say dinlemeye gideceğiz. Eve geç geleceğim için blog yazmaya fırsat bulamam sanırım. Ertesi gün de ofis taşınacak.  Perşembe akşamı raporumu sunarım :) Yarın öğleden sonra biraz koli yapayım bari.

Takipte kalın :)

Sevgiler...

Diyetisyen Serap Orak

29 Ocak 2019

Sosyal medyada takip etmek için:

İnstagram için http://instagram.com/diyetisyenserap 

1,44 MB

Yazımın başlığını ne anlama geldiğini takipçilerimden kaç kişi anlayacak bakalım? :) Akranlarım anlamıştır da yeni nesil için tahmin etmesi bile çok zor. Şimdi nerden çıktı bu floppy muhabbeti diyeceksiniz. Cevap veriyorum: taşınacağım için dolap içlerini boşaltıyorum. Taa üniversite yıllarımdan kalma disketlerimi buldum. Bütün ödevlerimizi bunlarda taşırdık. Sığmazdı 2. yi de taşırdık :) Atmaya kıyamamışım, hala saklıyorum. Niye atmaya kıyamadım biliyor musunuz? Çünkü o zamanlar çok havalı olan renkli disketlerden almışım da ondan :) Biliyorsunuz genelde siyahtı. Ama kadın milleti işte, illa renklisini alacak :) Şimdi bu disketleri okuyacak donanım bile yok ama kendisini hala saklıyorum. Şimdi bu saçmalık değil de ne? At gitsin di mi? Yok atamadım. Belki yerleşirken atarım...


Maddi imkansızlıklar nedeniyle ofisi taşırken yeni mobilyalar alma şansım yok. Her zamanki gibi ilerde yenilerim kafasındayım. O ilerdeki günler geliyor ama bir türlü mobilya yenileme sırası gelmiyor. İşim gereği sanki çok şekil takıntım varmış gibi görünebilir ama neyse ki öyle mobilya modası derdinde falan değilim. Bana mobilyam, dekorasyonum veya imajım için gelecek kimse gelmesin hatta. Bu saatten sonra kafası boş insana ayıracak zamanım, emeğim ve sabrım yok zaten. Bu, hayatımın her alanında geçerli bir karar. Gerçekten değişmek isteyen, bilinçli, farkındalığı yüksek insanlarla birbirimizi çekiyoruz zaten. Bundan sonra da öyle olur tahminimce... Tamam tamam kabul ediyorum, biraz daha para kazanıp yeni mobilyalar almayı da kafamın bir kenarında tutuyorum :)

Şimdi bir diyetisyen itirafı geliyor :) ofiste profesyonel vücut analizi cihazım olup da hiç tartılmamama ne diyorsunuz? Bari yeni ofise yerleşince bir analiz yapayım kendime. Yine eski usul kıyafet darlık bolluk hesaplarına göre kilomu koruduğumu tahmin ediyorum. Aslında azcık dikkat etsem de 40 yaşıma biraz kilo verme girsem iyi olur. Tahminimce şu an 57'li bir kiloda olabilirim. 55 olsam fena olmaz aslında ;)

Arkadaşlar kışı atlatmaya az kaldı. Kendinize artık çeki düzen verin. Sonra yaz geldi ben hala fit olamadım diye söylenmeyin. Diyet yapacaksanız Şubat, Mart, Nisan ve Mayıs aylarını iyi değerlendirin. Bak karşınızda 17 yıllık diyetisyen var, tavsiyelerime güvenin :) Kazakların altında kıvrımları saklamak kolay, bunun tişört mevsimi de var. Dost acı söyler, gerçekçi olun, bahanelere sarılmayın. Bu zamana kadar yediklerinize sayın.

Bu akşamlık vaaz bu kadar, yeterince uyku kaçırıcı olmuştur :) Mide kapasitenizi zorlamayın, 1,44 MB'lık floppy disketleri düşünün. Onlar da daha çok bilgi depolamak isterdi eminim ama kapasite bu kadar :) hadi öptüm, görüşürüz...

Sevgilerimle

Diyetisyen Serap Orak

28 Ocak 2019

Sosyal medyada takip etmek için:

İnstagram için http://instagram.com/diyetisyenserap 

Ofiste 10.yıl

Son 1 haftama bakarsam çok acayip şeyler dönüyor hayatımda diyebilirim. Zaten 3 gün üst üste blog yazmamdan anlaşılmıştır. Yine beyin fırtınaları ve duygu karmaşaları yaşıyorum. Bu da benim için acayip bir motivasyon yaratıyor. Geçen hafta domuz gribi olup evde kendi kendime ölümden döndüğüm için galiba bu hafta hayata ekstra bağlandım sanki :) Tamamen yıkılmadım ayaktayım modumdayım.

Yeni manzaram

Önce fazla uzatmadan uykusuzluk nedenimi açıklayayım. Çok ani bir gelişme ile 1 günde yeni ofis kiraladım. 10 yıldır çalıştığım ofisimden taşınıyorum. Uzun yıllar yalnız çalıştıktan sonra nihayet yoluma psikolog dostum Dilek Kılıç'la devam ediyorum. Bu sebeple 2+1 daireden 3+1'e terfi etmem gerekti. Neyse ki çok uzağa gitmiyorum, aynı binada 18. kata taşınıyoruz. Tüm eski danışanlarıma bilgi vereceğim ama eğer takip edenler varsa 3. kattan 18. kata çıktığımı ilan ediyorum. Bu ofisimde çok güzel, çok kötü, çok yoğun, çok yalnız, çok endişeli, çok mutlu zamanlarım oldu. Yanımda olan, beni destekleyen, benimle gurur duyan ve beni cesaretlendiren tüm yakın dostlarıma, danışanlarıma ve aileme çok teşekkür ediyorum. Hayatımın bundan sonraki kısmında yepyeni bir kapı açtığım için oldukça heyecan duyuyorum. Yine desteğinize ihtiyacım var, umarım yine benimle olursunuz ve kendimize iyi bakmaya devam ederiz...

18. kat manzaram

Taşınma işini bu hafta Perşembe günü halletmeyi düşünüyoruz. Aynı binada olduğu için çok uzun sürmeyecektir diye düşünüyorum. Sonuçta ofiste evdeki kadar çok eşya olmuyor. Kolay olur sanırım. Ofis olduğu için en önemlisi internet bağlantısı vs. gibi işlerin çözülmesi.

Nedense bu seneye çok anlam yükledim. 40 yaşıma 1 ay kala 10 yıllık ofisimi değiştiriyorum. Benim için çok önemli bir değişim olacak. Ayrıca 30'lu hanelerden 40'lara geçiş yapacağım. Acayip derinlere dalıyorum yani. Blog yazmaya 2011 Şubat ayında başlamıştım ve o yıl 32. yaşımı kutlamıştım. Hayat çok acayip ya, yine burdayım sizinle hayatı paylaşıyorum bu sefer 40 yaşıma giriyorum. Ne çok şey paylaşmışız...

Bu arada 40 yaş kutlamam için kendime şöyle fazla vaktimi almayacak ama güzel değişiklik olacak bir tatil imkanı yaratmayı düşünüyorum. Vizesiz bir yere gidebilirim. İşler güçler aksamasın diye 2-3 gün yeter. Şu an aklımda Belgrad var. Başka önerisi olan?

Bugün Pazar olduğu için her çocuklu, çalışan Türk kadını gibi ben de yemek yaptım. Annem sağolsun buzluğa sulu köfte atmış 1 paket, onu ekşili köfte yaptım. Bir de yine annem sağolsun yaz domatesleriyle yaptığı konserveden kullanıp bol domatesli, biberli bir bulgur pilavı pişirdim. Bulgur olarak baş başı bulgur kullandım. Taneleri büyük oluyor hoşuma gidiyor. Glutensiz beslenen tüm dostlarıma selam gönderiyorum ama bu evde glutensiz beslenmek yasak.

Şu anki yaşam tarzım ve yoğunluğum nedeni ile artık her öğün ne yiyorum paylaşmam mümkün değil ama eski hayatımdan çok da farklı değil diyebilirim. Yine de arada bir öğün fotoğrafları çekip paylaşabilirim. Bunun dışında çokça hayatı paylaşmak için burdayım. Yarın görüşmek üzere...

Diyetisyen Serap Orak

27 Ocak 2019


Sosyal medyada takip etmek için:


İnstagram için http://instagram.com/diyetisyenserap 

Uykusuz

Offf ne gündü ama! Gözümden uyku akıyor çünkü dün gece 05.30'a kadar gözüme uyku girmedi. Ha uyudum ha uyuyacağım diye inatla yataktan çıkmadım ama delirecek gibi oldum diyebilirim. Daha çok uykum açılmasın diye internete falan da girmedim, tv de açmadım. Sadece kafamda tilkiler ve kuyrukları arasındaki alan hesaplamaları, formüller, onun türevi, bunun integrali derken uyku bana yalan oldu :(

Neden uykusuz kaldığımı ve asıl mevzuyu bugün açıklamayı düşünmüyorum. Amacım gizem yaratmak değil sadece zamanını beklemek. Zaten bekleme uzmanıyımdır, acayip güzel beklerim, hiç pes etmem illa beklerim. Hani bir olayın sonucuna giderken ki o bekleme süresi var ya, sanırım ben oradaki bekleme sürecinin verdiği hazzın bağımlısıyım. Sonuç değil yani, sonuç sonuçtur illa ya olacak ya olmayacak zaten.

Mesela bu ara sömestr tatiline giden danışanlarımı sabırla bekliyorum. Kayak tatiline gidip de sucuk ekmek yerken ve sıcak çikolata içerken beni düşünen danışanlarımı bekliyorum... Aman da hava buz gibi gidip işkembe çorbası mı içsek diyen ve haftada 3 gün gözümün yaşına bakmadan diyetini bozan danışanlarımın acilen hizaya gelmesini bekliyorum... (o kendini biliyor) Beklerken işte size çok güzel bir sürprizim var, onu da açıklamayı bekliyorum ;)

Haa bir de yazmaya başladığım mini mini bir tarif kitabım var, malum bir takım kazık yemeler ve bunalımlar sonucu ara vermek zorunda kalmıştım. Şu son yamacı da aşayım ilk düzlükte onu da tamamlamaya başlayacağım.

Ve de çok samimi bir içerikle beraber Youtube kanalımızı da yayına alacağız. Youtube koçum Haluk Tatar geçen yıl özenle çektiğimiz videolarımızı komple devre dışı bırakıp yeniden video çekmemiz gerektiğini kafama kaktığı için el mecbur baştan başlayacağız. Niyeee? Çünküüüü içerik ve bilgiler hala güncel ama benim saçlar kısaldı, görüyorsunuz di mi imaj herşeydir. Üstad ne derse o!


Youtube kanalı için çekmemi istediğiniz konu başlıklarını bu yazının altına yorum olarak eklerseniz sevinirim. Çünkü bu diyetetik konusu okyanus misali, en çok talep edilen konulara öncelik vermek mantıklı olabilir.

Yaa bi de içimde çok tatlı bir heyecan var. 1 Mart'ta 40 yaşıma giriyorum. O sebepten kendimle baş başa ufak bir yurt dışı kaçamağı yapmayı düşünüyorum. Bana vizesiz gidebileceğim bir yer tavsiyesinde bulunursanız 2-3 günlük bir kaçış planım var. Şimdilik aklımda Belgrad var ama çok uzak olmayan ve 2-3 günde gezilebilecek bir yer aklınıza gelirse yazın bana. Yazık bana :( 2012 Haziran'dan beri yurt dışına ayak basamadım (sanki yurt içinde çok gezmişim gibi)

Bugünlük bu kadar diyelim ki yarına da yazacak birkaç cümlemiz kalsın.

Sevgilerimle...

Diyetisyen Serap Orak

23.01.2019


Sosyal medyada takip etmek için:


İnstagram için http://instagram.com/diyetisyenserap 


İstila

Bundan sonra yazılarıma böyle başlıklar koymaya karar verdim. Hem çok anlamlı ve gizemli, hem de çarpıcı olsun diye. Sanki çok az insanın izlediği ve sadece film festivallerinde gösterilen Avrupa filmlerinden biri gibi... Şaka şaka :) az önce tiyatrodan geldim. Oyunun adı "İstila" idi.

Ataşehir'de bitmek bilmeyen Metropol Avm/Residance vs. şantiyesinin içinde DasDas nihayet faaliyete başladı. O kadar mutluyum ki anlatamam çünkü Watergarden'da kapandığından beri sanat damarım kopmuş gibi hissetmiştim. Malum Truman Show tadındaki hayatımda bu kadar yakın bir tiyatro ve konser sahnesinin bulunması benim için çölde vaha sayılır. İyi ki yeniden hayatıma girdin DasDas :)

Yetmedi her haftaya bir etkinlik bileti aldım. Pazar günü İnci'yi "Pi Hanımın Tarifsiz Kurabiyeleri" oyununa götürmüştüm. Bugün kendimi "İstila" oyununa götürdüm. Haftaya arkadaşımı Fazıl Say konserine götüreceğim. Sonra hadi hep beraber "Zengin Mutfağı"... Artık avm mağazalarında değil DasDas sahnelerinde yiyeceğim paraları. Hiç değilse ruhum doyar.

İstila

İstila ile ilgili yorumumu bilmek isterseniz kısaca değineyim... Öncelikle bu kadar çok diyalog ve monolog olan bir oyunda böyle bir performans sergileyen oyuncuları canı gönülden alkışlıyorum ve hatta helal olsun size demek istiyorum. Sonunda siz de ağladınız biz de ağladık, hem de için için ağladık ama çaktırmadık. Konu çok dramatik olmasına rağmen bunca küfürle ve kahkahayla dolu olunca sonuna geldiğimizde duvara çarpmış gibi hissetmemiz de normal oldu tabi. Resmen içimizi kanattınız. Her bir oyuncu muhteşemdi ve hatta devdi diyebilirim. Daha çok tiyatro izleyenler belki daha ayrıntılı yorum yapabilirler ama benim kadar az tiyatroya gidebilen insanlar için çok şey ifade eden bir oyundu. Eve gelip de makinede bitmiş olan çamaşırı asana kadar gerçek hayatımdan koptum diyebilirim.

Ama işte sanatın da sonu var. Evde 1 makine bitmiş çamaşırı asarken dedim ki kendi kendime "Ne o? Az önce DasDas Cafe'de yüksek bar masasında 1 kadeh kırmızı şarap yudumlarken ve hatta Mert Fırat yanımdaki kadınları tanıdığı için onlara selam vermeye geldiğinde beni de onlardan biri sanıp gülümsediği zaman çok havalıydın noldu? Bak yine bitmiş çamaşırları sen asıyorsun :) Haftada 2 akşam çıkma şansım var ve işte o yüzden bu tiyatrodan en çok keyif alanlardan biri ben olmuşumdur. Haa bir de Mert Fırat ona gülümsedim diye mutlu olmuştur herhalde :)))


Şimdi bu saatte bu derin duygularımı sizinle paylaşıyorsam buna azim ve yalnızlık denir arkadaşlar. İkisi de en sevdiğim şeyler. Benimle aynı duyguları paylaşan herkes için yazıyorum. Zaten yazmak böyle birşey, yazdıkça yazıyorsun. Konuşmak gibi yani, uzun uzun konuşacak kimse olmayınca blog yazıyorsun işte. Bence tüm eski bloggerların yazma nedeni budur. Hep derim, kimse boşu boşuna blog yazmaya başlamaz.

Son olarak bugünün acayip sürprizlerle dolu bir gün olduğunu söylemek de isterim. Bazı olaylar bir anda gelişti ve netleşti. İlerleyen günlerde ne olduğunu yazarım. Beni biraz tanıyanlar işle ilgili birşey olduğunu hemen anlamıştır. Beni bu hayatta işimle ilgili yenilik yapmak kadar çok mutlu eden birşey yok sanırım. Yalan valla şu saatte birisi çeyrek ekmek kokoreç getirse ona da çok mutlu olurum :))

Şaka bir yana benim için şans dileyin blog dostlarım, bu sene çok güzel şeyler olacak gibi...

Aranızda yarın yazmaz artık diyenleri duyar gibiyim, azıcık pozitif olalım lütfen :)

Sevgilerimle

Diyetisyen Serap Orak
22 Ocak 2019

Sosyal medyada takip etmek için:

İnstagram için http://instagram.com/diyetisyenserap 

Uyanış


Sevgili blog dostlarım,

Uzun zamandır blog yazmayan tüm bloggerlar gibi suçluyum, suçumu da kabul ediyorum. Eğer hala blog okuyan birileri kaldıysa buraları yeniden yeşertelim mi? :)

Geçenlerde dediler ki artık blog okumaya kimsenin sabrı ve zamanı yok o nedenle videolar daha çok izleniyor. Tabi ki video izlemek daha kolay ama beni tanıyan herkes biliyor ki ben zoru severim (Allah belamı verseydi de sevmez olsaydım). Şu hayatta başıma daha şöyle kolay yoldan birşey gelmedi. İlla ki bir tırnağımla, gücümle, emeğimle, terimle elde edeceğim. Öbür türlüsünü bilmiyorum. Bilsem de yapamıyorum ve hatta yaşadıklarımdan ders alamayıp öğrenemiyorum. Öğrendiğim zaman da artık köprüleri falan yakıyorum. Yine yaktım, anlatıcam...

Uzun yıllardır ne yiyip içtim hepsini anlattım biraz da duygularımdan bahsedeyim. Dertleşmiş de oluruz. Şurda 40 yaşıma girmeme sayılı gün kala yine bir kazık yedim, düşman başına diyelim. Düşman listeme girmek için insanlar ekstra çaba sarfediyor valla onlara koca bir alkış lütfen!

1 yılı aşkın süredir içinde bulunduğum ama taklit edilmemesi için gizlediğim projeden öyle bir tekmeyi yiyerek atıldım ki acısından oturamıyorum hala :( Proje sahibi ismi lazım olmayan bir jinekologdur, adına, sanına, işine bakarsanız çok da profesyonel görünmektedir. Yaşam tarzına bakarsanız küçük hesaplar peşine düşmez, kimsenin hakkını yemez sanırsınız ama öyle olmuyor işte. İşin başı "Serap'cım ben bir aplikasyon yaptıracağım. Bunun beslenme kısmını yazacak bilgisine güvenilir birine ihtiyacım var. Sen bu projeye dahil olmak ister misin?" diye başladı ve ben de tabi ki seve seve, 5 kuruş para istemeden yaparım diye kabul ettim. Günlerce gecelerce yazdım, haftalarca çekimlerine gittim (hatta bu sebeple kendi youtube kanalı çekimlerim yarım kaldı, zaman bulamadım. Kendi çekimlerimi bir başkasının projesi için ertelediğim için çok pişmanım) ve 1 yıl boyunca aplikasyon ha çıktı ha çıkacak diye oyalandım. Taaa kiii 14 Aralık 2018 Anne Bebek Fuarı'na 4 gün kala bir WhatsApp mesajı ile projeden resmen çıkartıldığımı öğrenene kadar! O güne kadar ne bir açıklama ne bir bilgi verme asla yok. Etik kelimesinin anlamı nasıl boşaltılır bunu da öğrendim sayelerinde. Bu arada Eylül ayında bir başka diyetisyenle çekimler falan da yapılmış hatta hazırlanan web sitesine de eklenmiş (ama yazılar yetişmemiş o sebeple benim yazımı kullanma cüretinde bile bulunmuşlar), bunlar hep belliylen bana projenin lansmanına 4 gün kala bilgi vermeleri küfürlere layık bir hareket oldu, haklarını da yemeyelim gerekli küfürleri ettik mi ettik!!!

Ama bütün suç bende, neden? Çünkü hiçbir sözleşme yapmadan gönüllü olarak katıldım. Aklınızda olsun siz yapmayın. İşinizde başarılı olduğunuz için bir projeye davet ediliyorsanız bu başarınızın nişanesi olarak en azından bir sözleşme yapın. Benim gibi sadece bir insana gönülden güvenerek yola çıkmayın.

Sonra ne mi yaptım? Çok sağlam bir avukatım var, kendisi lise arkadaşımdır (öyle her davaya da bakmaz). Ona gittim herşeyi anlattım, delil listemi sundum, elimdeki delillerle açacağımız bir tazminat davasında mahkemeyi kazanacağımıza emindik. Çünkü ben ajanda kullanan, yaptığı herşeyi saati saatine not alan ve telefonunda, mailinde herşeyi saklayan bir insan olduğum için yeteri kadar delilim vardı. Hakkımı yasal olarak aramaya karar verdim. Tam dava açacağımız an vazgeçtim. Niye biliyor musunuz? Bu adamın adını sürekli aylarca anmaya mecbur kalmayım diye.

Yaptığım işi beğenir beğenmez, daha iyisini yaptırır yaptırmaz beni ilgilendirmiyor. Bana gelip bir kahve içelim Serap deseydi, kusura bakma çalışman içime sinmedi, katkın için teşekkür ederim deseydi, hadi bunu da geçtim yüzü tutmayıp bunları bir nota yazıp çiçek falan bişey gönderseydi belki iyi niyetli olduğunu düşünebilirdim ama artık bunun egoizmden başka birşey olmadığını anladım. Bu insanlar için harcayacak 5 dakikam bile yok artık. Böyle insanları kimsenin bilgisi ve emeği tatmin etmez.

Neyse efendim bu adam sanki ben onun stajyeriymişim gibi bana bir güzel 40 hafta hamilelik beslenmesi hazırlatmıştı ya, işte ben ondan kendime web sitesi kurdum. Daha vitamin-mineral sözlüğü kısmını ekleyemedim zamanım olmadı. Umarım tüm hamile dostlarımıza faydası olur. Eş dostla paylaşır, bilgileri yayarsanız süper olur, hakkınızı ödeyemem. Bundan güzel kitap da olur tabi, ama artık 1 kelimesini iznim dışında kullananı fena harcarım. Bu sefer gözünün yaşına bakmam.

Sitemin adı www.hamilelikmucizesi.com instagram sayfam da @hamilelikmucizesi şeklinde 40 hafta hamilelik beslenmesi bilgileri içermekte olup tüm anne adaylarının ve yakınlarının hizmetindedir.

Haa ola ki doktor yazımı kullanmaya devam ederse ihtar çekeceğimi buradan kamuoyuna duyurmak isterim. Hala siteden kaldırmadılar çünkü :( Bir de sosyal medyada daha önceden paylaştığım bazı konularda beni yalancı durumuna düşürdüler o da ayrı bir konu...

İşte Aralık ayı depresyonumun sebebi budur, birine güvenince sonu hep hüsran temalı çalışmamın kısa bir özetini de sizinle paylaşmak istedim.

Geçen hafta ofisimin asansöründe karşılaştığım ama acelem olduğu için sohbet edemediğim, beni ve İnci'yi tanıyan 17. katta çalışan blogger takipçime çok selam söylemek istiyorum. 3. kat daire 24'teyim her zaman bekliyorum :) o gün ofisin anahtarını evde unuttuğum için eve geri dönüp anahtarı aldığımız için ilk randevuya geç kalmak üzereydik, yoksa seninle 17. kata çıkardık :)

Sonraki yazımın adı "diriliş" olacak gibi di mi?

Sevgilerimle

Diyetisyen Serap Orak
21 Ocak 2019

Sosyal medyada takip etmek için:


İnstagram için http://instagram.com/diyetisyenserap 
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...