Hoşgeldin 40. yaşım (Belgrad 1. gün)

Merhaba blogum,

Size özel bir günden bahsedeceğim için yazmak için uygun zamanı kolluyordum. İnsanın öyle her akşam blog yazmaya uygun zamanı veya modu olmuyor. Biraz rötarlı da olsa size 40. yaş günümü ve bunun için özel planladığım kısa seyahatimi anlatacağım. Aslında bu seyahate tek başına gitmeyi planlamıştım ama hayat sürprizlerle dolu işte. Son anda bavulunu toplayıp bana katılan, şimdilik adı bende saklı biri daha oldu. İyi ki de bana katılmasına izin vermişim yoksa tek başıma oldukça sıkılırdım. Belgrad bir Roma, bir Paris gibi değil. İnsanın öyle içine çekmiyor, sohbet edecek biri lazım.

Zaten bu tatil benim için sembolikti. Sırbistan vize istemeyen en kısa mesafedeki ülke olması, ucuz olması ve Belgrad'ın kısa, haftasonunda gezilebilecek büyüklükte bir şehir olması yeterli sebeplerdi. Yurt dışına en son 2012'de çıktığımı düşünürsek neredeyse koşarak bile Belgrad'a gidebilirdim :) Kendi ülkemin kültüründen, dilinden, mutfağından uzak yerlere gitmeyi seviyorum, kaçış seviyorum ben anladım kendimi.


Cep telefonumun yurt dışında internete erişiminin kapalı olması ve sadece otele gidince wi_fi kullanmam sayesinde tüm gün telefonumu sadece fotoğraf çekmek için kullandığım için aynı zamanda bir telefon detoksu da yapmış oldum.

Diğer seyahatlerden farklı olarak gideceğim yerin haritasına bile bakmadım. Gezilecek yerler, yemek yenecek restoranlar, müzeler, parklar vs. hiçbir şey okumadım ve bilmek de istemedim. Bu tatil benim için sadece kafa dinlemece ve yiyip içmece tatili olacaktı, bunu da kafaya koyarak gittim. Sadece oteli (Mark Hotel) biraz dikkatli araştırdım çünkü 40 yaşında biri olarak artık biraz konfor arıyorum. Lüks değil ama özen ve temizlik diyebiliriz. Tam da istediğim gibi yaptım, 1 tane bile müzeye gitmedim, anıtsal yapılara dışardan şöyle bir baktım, fotoğrafını çektim geçtim. Gerçekten yetti :) Yorulunca bir cafede oturdum, o sırada canım ne içmek isterse onu içtim. Etrafı izledim, bolca sohbet ettim. 40 yaşımda kendimi dinledim.

Bu ülkeyle ilgili olarak en dikkat çekici şey insanların çok uzun boylu olması, hayrete düşürecek kadar uzunlar. İnsan içinden "Yahu bunlar ne yiyip içiyor bu kadar uzun!" diye düşünüyor :) DNA'sı mübarek insanlar, özellikle erkekler çok yakışıklı, İtalya ile yarışır...

Yemeklerin porsiyonları bana biraz büyük geldiği için ilk gün acıkmadan yemek yedim, 2. gün sadece 2 öğün yiyebildim. Ekmekler inanılmaz lezzetli ve güzel.


Zaburaj Restoran'da
İlk gün uçaktan inince o kadar acıkmıştım ki bir restoran bulup da güzel bir yemek yiyene kadar geçen süre daha da uzayınca yediğim ilk yemeğin hakkını iyi verdim diyebilirim. "Cevap Cici" denilen bu köfte altında kaymakla servis edildiği için çok yağlıydı. Et bana göre fazla tuzluydu. Salata çok lezzetliydi. Köftelerin sanırım 3 veya 4 tanesini yiyebildim. Emin değilim hatırlayamıyorum :)


Cevap cici/Zaburaj Restoran

Bu ülke ile ilgili en güzel şey bizim klasik Türk kahvemizi büyük porsiyonda servis ediyor olmaları. İşte bu tam aradığım kahve porsiyonuydu :) İşte öyle tüm gün 1 kahve, 1 bira şeklinde geçti :))


Zuzu's Bar & Kitchen /Belgrad

yerel bira

Casa Nova
Aynı günün akşamı, yani 1 Mart akşamı, yani benim 40. doğumgünüm için gündüz gezerken gözüme kestirdiğim bir İtalyan restoranına gittik. Gözüme kestirdim çünkü öğleden sonra masaları hazırlarken vazolara taze beyaz güller koyuyorlardı. İşte dedim! Bu akşam benim akşamımsa o yemek burada yenecek! :) Casa Nova!

Casa Nova/ Belgrad
Öğle yemeği çok geç yendiği ve porsiyonu da çok büyük olduğu için akşam yemeği için çok acıkmadan yemek yedim. Kırmızı şarap, biftekli mantarlı bir risotto ve mozarella peynirli bir salataya her zaman yer vardır :) Gecenin sürprizi de 1 dilim tiramisu üzerindeki mumu üfleyerek doğum günüme 2 yakışıklı adamın alkışlarıyla girmem oldu. Bir kadın daha ne ister? :)


Mantarlı ve biftekli risotto
Mozeralla peynirli salata

Yemek muhteşemdi! 

Tüm bu güzelliklerin ve harika günün bedeli ayağımın altında kocaman bir su toplaması ve acıydı. Her sızının ayrı bir güzelliği oluyor da işte iyileşme süresi değişiyor..

Hoşgeldin 40 yaşım! Beni kendime getirdiğin, aklım ve kalbimi dengelediğin için teşekkürler. Ömrümün kalanında karşılaşacağım tüm nimetler için şimdiden minnettarım ve kucak açmış bekliyorum...

Keep calm, show must go on!

Diyetisyen Serap Orak

1 Mart 2019 Cuma

Belgrad 1. gün, hayat 40. yıl ;)



Sosyal medyada takip etmek için:


İnstagram için 
http://instagram.com/diyetisyenserap 
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...