Corona Günlükleri 4

Merhaba sevgili blog dostlarım,

Farkındaysanız azimle yazmaya devam ediyorum :) Kimin sayesine? Sizin tabi kiiiii! Çok teşekkür ederim, hem yorumlarınız hem de takibiniz için.

Tabi ki bu kadar istikrarla yazabilmemin bir nedeni de boş vaktimin çok olması. Aslında boş vaktimin çok olması demeyelim, çünkü evde çocuk varken boş vakit diye bir kavram olmuyor. Her an bir işle ilgilenmeniz gerekebiliyor. Ama zamanımın çoğunu alan diğer işlerim azaldığı için bloga rahat zaman ayırmaya başlayabildim. Ben zamanım fazla diyeyim siz kendi aranızda işsizlik diyebilirsiniz :) neyse ki sosyal medyadan anladığım kadarıyla bu Corona salgını bitince danışanlar kapımda kuyruk olacak gibi görünüyor ;) Şaka bir yana bazı insanlar mecbur oldukları için işe gitmek zorundalar, bu tabi ki hastalığa yakalanma açısından riskli bir durum. Onlar da evde olmak isterler. Ama bir diğer açıdan bakarsak, sosyal izolasyon açısından evde kalmak ve iş yeri kapandığı için evde oturmak zorunda kalanlar geçinebilmek için para kazanamıyorlar ve sonraki aylar ev kirasını, faturalarını ve ihtiyaçlarını nasıl karşılayabileceklerini düşünüyorlar. Felaket tellallığı yapmak istemem ama çok büyük bir ekonomik sıkıntı bizi bekliyor. Üzgünüm :(

Size Corona virüsüne karşı direncimi yüksek tutmak için yaptığım bazı önlemlerden bahsedeyim. Ellerimi sık sık yıkıyorum, zaman zaman kolonya kullanıyorum. Kapıdan içeri her yeni birinin girdiği gün bütün evi ve ofisi çamaşır suyuyla siliyorum, vücut analiz cihazını, kapı kolları ve elektrik düğmelerini yine çamaşır suyuyla siliyorum. Sık sık pencereleri açıp havalandırma yapıyorum. Gelen herkese galoş giydiriyorum ve ilk iş kolonya tutuyorum. Uzak mesafeden konuşuyorum, seansları cam açık yapıyorum (gerçi artık kimse gelmiyor ama son 2 haftadır bu şekilde çalışıyordum). Sık sık çamaşır yıkıyorum. Her gün farklı kıyafet giyiyorum. Tırnaklarımı kısa kesiyorum. Oje sürmüyorum. Tuzlu su ile gargara yapıyorum ve enjektör ile burnuma tuzlu su sıkıyorum. Dişlerimi düzenli olarak fırçalıyorum. Her gün sıcak içecek tüketiyorum. Bütün kış boyunca Redoxon efervesan tablet içtim. Devam ediyorum. Aklıma geldikçe D vitamini içiyorum. Yine aklıma geldikçe Umca içiyorum. Bu tarz şeyleri düzenli yapamıyorum maalesef çünkü unutkan biriyim.

Sürekli Haber Global izliyorum, diğer kanalları hiç açmıyorum diyebilirim. Son 2 haftadır hiç film izlemedim (emin değilim 1 tane izlemiş olabilirim ama unuttum) ve hiç kitap okumadım. Daha o konuya gelemedik. Çocuk, yemek, ev işi, sosyal medya yönetimi, arkadaşlarla WhatsApp yazışmaları derken zaman çabuk geçiyor. İmkanı olan okusun. Bu ara pek içimden gelmiyor. Sık sık sevdiğim müzikleri dinliyorum. Youtube videoları izliyorum. Bir de blog yazıyorum :) bana bu da iyi geliyor. Herkes kendine iyi gelen şeyleri yapsın. Bana bunlar iyi geliyor. İnci bazen babasında kalıyor, bazen evde kalıyor. Evlerimiz yakın olduğu için bu konuda sıkıntı yaşamıyoruz. Babası da evden çalıştığı için riskimiz azaldı çok şükür.

Şimdi gelelim beslenme günlüğüme...


Bu sabah 1 adet yumurta, 1 dilim beyaz peynir, 1 adet yuvarlak beyaz ekmek, domates ve salatalık yedim. Bilinçli olarak bu sabah zeytin yemedim. Çünkü dün yemiştim. Beslenmenizde her gün ufak kısıtlamalar yaparsanız, fazladan kaçabilecek başka lokmaları telafi etmiş olursunuz. Haa, bu arada aç karnına tartıldım. Açıkcası ayakkabımı ve çorabımı çıkarmaya üşendiğim için analiz yapmadım :) Kilom 53,3 çıktı. 

Kahvaltı sonrası tabi ki kahvemi içtim. 1 adet kapsül kahvemi daha bitirmiş oldum. Sade ve şekersiz tercih ettim. Yıllardır açmayan bir orkidem de açıp bana sürpriz yaptı :)




Öğle yemeğimi biraz geç yedim. Hafta sonu Migros'tan yeşillik almıştım, çünkü aklımda kısır yapmak vardı. Bir süredir hiç kısır yapmamıştım. Üşenmedim, yeşillikler solmadan kısır yaptım. Tabi ki büyük bir tabak dolusu yedim. Neyse ki salata malzemesini bol kullanıyorum. 2 tane de kornişon turşusu yedim. Kısırda zerdeçal kullandığım için turuncu rengi baskın oldu sanki. Kısır aşkımı bilmeyen var mı? :)) Ayrıca zaman zaman yaptığım paylaşımlarda bu tabağı nerden aldığım soruluyor. Üzerimde adım yazılı olarak hazırlanmış bu nazik hediyeyi Kütahya Porselen göndermişti. Tekrar teşekkür ediyorum.

Öğleden sonra dubleden de fazla Türk kahvemi içtim. Benim içim günün en güzel anları kızımla beraber sohbet ederken kahvemi yudumlamak. Üstelik kahvemi de o yaptı ;)


Bu arada tüm fotoğrafları mutfak masamda çekiyorum çünkü buranın ışığı çok güzel.

Akşam yemeğimi saat 21.00 civarında yedim. Çünkü kısır beni uzun süre tok tuttu. Bu saatten sonra da sadece 1 kase kıymalı tel şehriye çorbası içtim. Evet çorba yoğun kıvamlı ve kase büyük bir kase ama yanında ekmek yemedim.


Bütün akşam blog yazdığım için başka bir besin tüketimim olmadı ama 1 fincan adaçayı içtim. Gün içinde de ağzıma birkaç tane fındık ve fıstık atmıştım. Onu da buraya ekleyeyim. Başka birşey yemedim. Haa belki 1 tane de kuru kayısı yemişimdir.

grafik dizayn Butikorobo/Rahime Orak tarafından yapılmıştır

Bu arada Cumartesi markete gittiğimden beri hiç evden çıkmadım. Siz de mecbur olmadıkça lütfen evden çıkmayın. Sosyal mesafenizi koruyun, sevdiklerinizi özleyin. Bol bol telefonda konuşun, yazışın, haberleşin. Bu da çok iyi gelebilir... Lütfen evde kalın. Hadi sizin için çok sevdiğim bir şarkıyı buraya ekleyeyim de biraz keyfimiz yerine gelsin. Bir tık lütfen ;)

Ruh ve beden sağlığınız iyi olsun, kendinize iyi bakın...

Diyetisyen Serap Orak

24 Mart Salı 2020

İnstagram için 
https://www.instagram.com/diyetisyenseraporak/
Twitter için  

3 yorum:

  1. Ben de bu ara zorunlu ara vermeden dolayı biraz daha bloğa yoğunlaştım hem okumaya hem de yazmaya daha çok vakit ayırabiliyorum

    YanıtlaSil
  2. Paylaşımlarınızı ilham verici buluyorum 👏👏 Ve şunu merak ediyorum, bir kase dolusu kabak çekirdeğini önünüze alıp yemekten sizi alıkoyan nedir?

    YanıtlaSil
  3. Benim kızımın ismide İnci 7 yaşına girecek

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...