6 Mayıs 2016 Cuma

Düne ait postumda da belirttiğim gibi eşim sabah iş görüşmesine gittiği için sempozyuma erken gidemedim. Aslında 08.00'e doğru evden çıkacaktım ama otele varmam 11.30'u buldu. Şu an bu yazıyı yazarken sabah kahvaltımda ne yediğimi unuttum ama sanırım tost yemişimdir :)


Sempozyumda yayınlanan bazı değişik slaytları çektiğim için telefonumun hafızası doldu ve hatta bir süre kapandı. Açamadım. O nedenle her şeyin fotoğrafını çekemedim. Öğle yemeğimde yediklerimi çektim :) Aralarda sade kahveler de var tabi.

Tabağımdakilerin hepsini yedim

Baklava dilimi hariç diğerlerini yedim

Aralardaki ikramlarda biraz daha ananas yedim. Sonra bir kokteyl masasının etrafında durmuş birileriyle sohbet edip kahvemi içerken sempozyumun en yakışıklı profesörünün üstüne yanlışlıkla kahve döktüm!!!!

Dr. Farese, Jr., is currently a Professor of Genetics and Complex Diseases at the Harvard T.H. Chan School of Public Health, Professor of Cell Biology at Harvard Medical School, and an Associate Member of the Broad Institute of MIT and Harvard

Adam sabah sunum yaparken içimden dedim ki profesöre bak helal olsun hem fit hem sunum harika, başarı desen yazmakla bitmez... Meğerse aynı zamanda çok da mütevazi imiş. Ben o kahveyi bizim hocalardan birinin üstüne döksem beni yerin dibine sokardı. Ama Prof. Dr. Robert Farese baktı ben çok üzüldüm, mahcup oldum, bildiğim tüm İngilizce'yi unuttum, dondum, kaldım adam bana espriler bile yaptı. O kadar rezil oldum ki aklım biraz başıma gelince çantamdaki ıslak mendil paketi aklıma geldi. Koskoca Harvard profesörü yanımda ıslak mendille pantolonu sildi, mendil taşımamın bir mucize olduğunu söyledi. Ben de 3 yaşında bir kızım var o nedenle her zaman çantamda bulunur dedim. O zaman hem çocuklar hem de bilim adamları için çok kurtarıcısınız dedi :) ayyy başkası olsa bir surat yapardı ki sormayın, adam hala sempati abidesi! Ben hala bu satırları yazarken olayın rezilliğini yaşıyorum, arkam dönük koktely masasında dururken yanımdan geçiyormuş, omzumdaki çantamın sapını düzeltirken çok talihsiz bir hareketle eline çarpmış oldum ve sütlü kahve adamın üstüne döküldü. O sırada kim olduğunu fark etmemiştim. Tam bunun rezilliğini yaşarken bir de o adamın sabah hayran hayran izlediğim profesör olduğunu görünce tamamen yerin dibine girdim diyebilirim. Artık siz anlayın bendeki utancı :( Neyse işte bu da böyle bir anı oldu. Sanırım bu kadar üst düzey bilim adamlarının olduğu bir sempozyumda en büyük gafı ben yapmış oldum :( ayyy bu anıyı unutmak istiyorum...

Günün geri kalanında bu utançla yaşadım. Sunumlar çok ayrıntılı, çok biyokimyasal ve moleküler biyoloji düzeyindeydi. Benim için ise en önemli olan tüm bu sunumları çevirmen olmadan dinleyebilmek ve anlayabilmekti. İngilizce'yi anladığım kadar konuşabilsem ne güzel olurdu...

Bu fotonun konusu harika orkide tabi ki :)

Bu sene 2. sine katıldığım Sabri Ülker Vakfı toplantısı yine çok verimli ve güzel geçti. Çok özenilerek hazırlanmış olduğu sempozyumun her anında kendisini hissettirdi. Sevgili dönem arkadaşım Diyetisyen Ayşegül Uğural'a daveti için çok teşekkür ederim.


Günün geri kalanında ne yediğimi şu an hatırlamıyorum. Telefonumun hafızası dolduğu için çekememiştim. Otelin bahçesindeki yorgunluk pozum da burada :)

O güne ait son karem, Beşiktş'tan ayrılırken... Kalbim hep ordadır, İstanbul'a geldiğimde ilk oturduğum semt, yeri her zaman başkadır...

Diyetisyen Serap Orak Tufan

Sosyal medyada takip etmek için:
İnstagram için http://instagram.com/diyetisyenserap 

2 yorum:

  1. ama şimdi o minnacık baklava yenmez mi serap ablacım :)
    izmirden sevgiler ayşen

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Damak tadı işte ben hamurlu değil sütlü tatlı seviyorum :)

      Sil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...