Ayvalık'a ilk kez gidiyordum. Daha önce gidenlerden aldığım bilgiler doğrultusunda beğeneceğimi düşünüyordum. Özellikle tüm yorumların ortak yanı denizin soğuk olmasıydı. İşte buna bayıldım! Çünkü ben de soğuk deniz seviyorum. Ilık olmasından hiç hoşlanmıyorum, yüzerken serinlik hissi vermiyor.
Tatilimizi arkadaşlarımızla (Simla ve Serkan) geçireceğiz, onlar bizden önce tatile çıktılar. Ayvalık'ta otelimizde buluşacağız. Dönüşü de beraber onların arabası ile yapacağımız için giderken otobüsle yolculuk yapalım dedik. Otobüste uyuyamadığım için aslında gündüz seyahat etmek isterdim, ama sadece 4 günümüz olduğundan zamandan kazanmak için Salı gece 01.00'de yola çıktık.
Tabi ki sabaha kadar uyuyamama işkencesine katlanarak yolculuğumuzu tamamladık. Sanırım normalde sırtüstü uyumadığım için bu yolculuklar bana çekilmez geliyor. Kafasını koltuğa koyar koymaz uyuyanlara hem imreniyorum hem de sinir oluyorum! Üniversiteyi Ankara'da okurken 5 yıl boyunca Ankara-Antalya arasını otobüsle gidip geldiğim için bu sinir harplerini çok yaşadım. O nedenle genellikle gündüz yolculuk yapıyordum. Böylelikle kitap da okuyabildiğim için yolculuğun nasıl geçtiğini anlamıyordum. Yol 8 saat sürdüğü için çok kitap bitirmişimdir. Hatta bir keresinde yanımda oturan 50'li yaşlarda bir teyzeden azar bile işitmiştim. Yol boyunca benimle sohbet etmek istemiş ama ben kitabıma gömüldüğüm için çok bozulmuş. "Kızım şu kitabı okumayı biraz bırak da iki çift laf edelim. Kaç saattir okuyorsun valla bana fenalık geldi" demişti :) Otobüsten inmeden önce biraz içini döktü de rahatladı :)
Saat 08.00 gibi Ayvalık otogarında indik. 5-10 dakikalık uykularla bin kere uyanıp sabahı ettiğim için kendimi zombi gibi hissediyordum. Ayrıca otobüsün kliması o kadar çok açıktı ki resmen dondum yanıma hırka falan da almadığım için tir tir titredim. Eşim yanına yedek tişört almış. İşte o tişört beni donmanın eşiğinden kurtardı diyebilirim. Otobüsten iner inmez sıcak birşeyler içmek istiyorum!!!
Bir yere ilk kez gelme duygusunun heyecanıyla (bu duyguyu çok severim) etrafa bakına bakına kahvaltı edecek bir yer aradık, sonra vazgeçtik. Önce Sarımsaklı'ya gidelim sonra orada kahvaltı yaparız diye düşündük.
Avalık-Sarımsaklı arası ulaşım otogardan kalkan minibüslerle sağlanıyor. Bu minibüsler yol üzerindeki duraklardan da yolcu alıyor. Kişi başı 2,5 TL. Sarımsaklı'ya geldikten sonra sahilde bir cafe bulduk ve güzel bir kahvaltı yaptık. İyi ki yapmışız, nedenini anlatacağım...
Tabi ki fotoğraftakilerin tamamını yemedim. Çünkü benim için çok fazlaydı.
Yumurtanın sarısı + beyazının yarısı
4-5 yeşil, 2-3 siyah zeytin
Biraz salatalık ve domates
Toplamda 1 kibrit kutusu kadar kaşar+beyaz peynir
Biraz tereyağ ve bal (işte tereyağa dayanamadığım bir kahvaltı daha, eve almadığım için dışarda bulduğumda mutlaka yiyorum)
Tek şekerli kahve (sütsüz)
3-4 ince dilim ekmek
Burada sabahın tadını çıkardıktan sonra otelimize gittik. Oteli www.tatilsepeti.com'dan bulmuştuk. Çok indirimli ve herşey dahil olduğu için tercih etmiştik. Ramazan ayı olması nedeni ile bu kadar indirimli olduğunu düşünmüştük ama aslında tamamen kalitesi kötü olduğu içinmiş. Yazılarımın bundan sonraki kısmında otelden ve oteldeki yiyeceklerden bahsetmeyeceğim. Çünkü tatilin en kötü kısmı buydu. Otelden bağımsız olarak Ayvalık'ın ve tatilin tadını çıkartmaya karar verdik. Tek söyleyebileceğim AYVALIK SARIMSAKLI'DA BULUNAN ÜRGENÇ OTEL'E ASLA AMA ASLA GİTMEYİN!!!!!!!!!! Dönüşte tatil sepetine şikayet ettik ama bu yetmez bu oteli Turizm Bakanlığı'nda nereye şikayet edebiliyorsak edeceğiz. Böyle bir otel olmaz, olamaz! Tam bir kandırmaca...
Yazımın bundan sonraki kısmında eski usül kaçta ne yedim şeklinde değil de genel olarak bilgi vereceğim. Çünkü otel nedeniyle saçma sapan bir yeme düzenine girdik ve ben kayıt tutamadım. Daha doğrusu motivasyonum bozuldu ve tutmak istemedim.
Öğleden sonra sahile gittik. Deniz gerçekten çok güzeldi. Dalga yok, temiz, serin, sahil tıklım tıkış değil... Ancak bunu görüntüleyemedim çünkü otel sahilde değildi bu nedenle özel ve güvenli bir plajı yoktu, çalınma riskine karşı telefonumu ve fotoğraf makinemizi yanıma almadım.
İlk Ayvalık tostumu denizden otele dönmeden önce bir cafede yedim ama bana o kadar da güzel ve özel bir yiyecek gibi gelmedi. Daha sonra başka bir gün farklı bir yerde daha yedim (Ayvalık'ta sahilde Tansaş'ın yanındaki büfelerden birinde). Bu daha güzeldi hatta bunu arkadaşım Simla ile paylaştık. Oldukça doyurucuydu. Malesef bunun da fotoğrafını çekmemişim. Öğrendiğim kadarıyla Ayvalık tostunun özelliği nohut unundan yapılan bir ekmek ile hazırlanmasıymış. Yoksa içinin çok da önemli bir özelliği yok. Bildiğin salam, sosis, sucuk, kaşar peyniri, ketçap ve mayonenez karışımı. Bence özelliksiz bir fast food.
Akşam yemeğimde otelde yiyebileceğim en uygun yiyecekleri tabağıma alıp doymaya çalıştım. Sadece tadımlık aldım. Olan çeşitler bu kadardı diyebilirim. Çeşit azdı ama neyseki yemekler lezzetliydi. Sanitasyon ve hijyen konusuna girmek istemiyorum...
1-2 dilim de karpuz yedim...
Yemekten sonra Sarımsaklı sahilde yürüyüş yaptık. Bir cafe de oturup kahve içtik. Herkes yol yorgunu olduğu için fazla kalmadan otele döndük.
Sarımsaklı'nın havasını çok sevdim, nem yok. Yapış yapış olmuyorsun, hoş bir esinti var insanı rahatlatıyor. 2 yıl önceki Kaş tatilimizde nemden ve sıcaktan ne kadar bunaldığımı hatırladım da...
(Devam edecek....)
Diyetisyen Serap Orak Tufan
25 Temmuz Çarşamba 2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder