Ayvalık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ayvalık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

İnci 3 aylık oldu!

Sevgili blog okuru dostlarım,

Blog yazılarımı çok ihmal ettiğimi biliyorum ama bir sorun niye? :) Bahanelerimi maddeler halinde belirtmem gerekirse :
1-Yaz mevsimini sevmiyorum, sıcaklardan iyice bunaldım, içimden birşey yapmak gelmiyor
2-İnci'yle ilgilenmekten enerjim tükeniyor
3-Yazacak çok şey birikti, nereden başlayacağımı bilemiyorum
4-Bir balık burcu kadını olarak birazcık tembelim
5-Olan zamanlarımda illa ki yapacak başka bir işim oluyor
6-Tam blog yazmaya oturacak oluyorum, İnci uyanıyor
7-Genelde evde olduğum ve ofiste kalmadığım için çalışmaya ve yazmaya motive olamıyorum
8-Çok anlayışlı okurlarım var
9-Geç olsun, güç olmasın mantığındayım
10-Çok güzel bahane üretirim, sonu gelmez :)
...

Bu arada İnci 3 aylık oldu. Hala gözüme çok küçük görünüyor ama şaka maka doğduğu ağırlığın neredeyse 2 katına yaklaştı diyebiliriz. Bu Cuma doktoruna gittik ve 3. ay kontrolümüzde boy uzaması ve kilo alımının maşallah gayet iyi olduğunu gördük. Şu an boyu 63 cm kilosu da 5,6 kg. Her ay aşı oluyor. 2. ay aşısından sonra 2 gün ateşi çıktı kuzumun. Tüm gün hemen hemen saat başı ateşini kontrol ederek 2 gün geçirdim. İlk gece ateşi 38'i geçince fitil vermek zorunda kaldık ama 2. gün gerek kalmadı. 2 gece boyunca saat başı kalkıp ateşini kontrol ettim. Gözüme uyku girmedi...

Dr. Esra Dolar / Çocuk doktorumuz
İnci'nin doktorunu değiştirdik. Doğumda bulunan ve sonraki kontrolünü yapan Dr. Erdem Bey 1. ay kontrolü sırasında tatilde olduğu için hastane randevumuzu başka bir doktora yönlendirmişti. Biz de bu nedenle Esra Hanım'la görüştük. Kendisinden memnun kaldığımız için de 2.ve 3. ay randevusunda da ona gittik. Artık çocuk doktorumuz Esra Dolar. Kendisi iletişime önem veren ve çözümcü yaklaşımı ile bizi rahatlatan bir doktor. Bundan sonra İnci'yi hep ona götürmeyi düşünüyoruz. Ama artık Ataşehir Memorial'da değil, Bağdat Caddesi'ndeki LifeMed Tıp Merkezi'nde hastalarını alıyor.

Bildiğiniz gibi İnci 40 günlük olduğundan beri işe gidiyorum. Yoğun çalışmıyorum ama randevularım devam ediyor. Sanırım bu aydan sonra yoğunlaşacağım. O zaman İnci hanım da benimle beraber ofise gelecek. Şimdilik ben çalışırken o evde kalıyor. İnci acıkırsa annem sağıp dondurduğum sütleri veriyor. Bu arada anne sütü ile ilgili söyleyeceğim en önemli şey emzirdikçe ve sağdıkça sütünüz artıyor, sakın pes etmeyin. Ayrıca mutlu ve huzurlu olmanız da çok önemli. 

Sarımsaklı plajı hatırası
Bu arada İnci ile beraber ilk tatilimizi de yaptık. Yine Ayvalık Sarımsaklı'ya gittik. Annem ve babam da bizimleydi. 5 gün kaldık. Araba ile gittik. O nedenle yakın bir yer olmasını tercih ettik. Ancak çok serin ve rüzgarlı bir zamana rastladığımız için pek de iyi bir tatil geçiremedik. Değişiklik oldu sadece. İnci ile ilk tatilimizi ayrı bir postta yazacağım.

Tatile gitmeden önce 57 kg olmuştum ve gebelik öncesi kiloma sadece 2 kg fazlam kalmıştı ama tatilde 1 kg almışım galiba, gelince tartıldığımda 58 kg gördüm. Çok da dert etmiyorum. Geçen hafta jinekoloğuma gittim, artık karın egzersizleri yapabileceğimi söyledi. Bu sarkan karın kaslarını toparlamak lazım. Henüz başlamadım ama bolca mekik çekip pilates yapmayı düşünüyorum. İşte benim sloganım: Üşenme, erteleme, vazgeçme! 

İşte beklenen fotoğraf :)

Cuma günü endokrinoloğuma da gittim. Malesef ilacımın dozu yeterli olmamış ve yine TSH değerim yükselmiş. Doktorum dozu arttırdı, dengeyi bulana kadar her ay TSH tahlili yaptırıp kontrole gideceğim. Haşimato teşhisi nedeniyle hipotroid yaşıyorum. Bundan sonra hayatım boyunca troid ilacı kullanmam gerekecek. Seni yenicem hipotroid, beni yıldıramazsın ! :)

Uzun üredir takip edenler bu blog nereye gidecek diye soruyorsa belirteyim ki, bu blog bir anne-bebek blogu olarak devam etmeyecek. Zaten yeterince anne-bebek blogu var. Ayrıca ben onlar kadar konuyla ilgili ve ayrıntıcı da değilim. Benim blogum "bir diyetisyenin beslenme günlüğü" olarak devam edecek ama tabi ki hayatımı paylaştığım için İnci ile ilgili gelişmelerden ve deneyimlerimden de bahsedeceğim. Daha önceden olduğu gibi bir yeme-içme, diyet, seyahat, gezi, güncel hayat blogu olmaya devam edeceğim. Karma yani :)

İnci 3 aylık

Uzun süre ara verince yazacak çok şey biriktiği için bu sefer nereden başlayacağımı bilemiyorum. O nedenle ben de artık kısa ama sık yazmaya karar verdim. Yoksa başa çıkamıyorum. Yazmamı istediğiniz konular varsa seraporak@gmail.com adresime yazabilirsiniz. Böylelikle takip edenlerin en çok merak ettikleri konuları bilirsem daha faydalı olabilirim.

Yazmadığım süre boyunca blogumu okuyup takip eden herkese çok teşekkür ederim. Bundan sonra daha çalışkan olmaya gayret edeceğim. Bir de lütfen son günlerde post girmediğim için be ne biçim blog, hiç güncellemiyorsunuz diye olumsuz yorum yazacağınıza (yeni okurlarım için geçerli) bir zahmet ilk günden itibaren yazdığım yazıları okuyun ve aslında ne kadar büyük bir istikrarla ve emekle bu blogu bu günlere getirdiğimi görün. Eleştirmek çok kolay ama yiğidi öldürün hakkını verin canım :)

Burada yazımı sonlandırırken söylemek istiyorum ki çocuklu hayat bir harikaymiş, iyi ki İnci'yi doğurmuşuz. Her anının tadını çıkarıyoruz. Herkese ama özellikle tüm anne-babalara kucak dolusu sevgiler ;) darısı isteyenlerin başına...

Diyetisyen Serap Orak Tufan

15 Eylül 2013

Ayvalık Tatili Notları 3

Yarın sabah yola çıkacağımız için bugünü Ayvalık'a gidip alışveriş yapmaya ayırdık. Kahvaltımızı yapıp hazırlandık. Tabi ki buraya gelince zeytin ve zeytinyağı gibi bölgenin en ünlü mahsullerini almazsak olmazdı.

Ayvalık'ta o kadar çok zeytin ve zeytinyağı satan dükkan var ki hangisinden alacağınızı şaşırıyorsunuz. Bize Özgün firmasını tavsiye ettiler. Biraz daha pahalı ama en kaliteli olanlardan biriymiş. Bu aile firmasından 5 lt'lik sızma zeytinyağı, 1 kavanoz yeşil zeytin ve küçük bir teneke kutu taş bakı özel seri sızma zeytin yağı aldım. Fotoğraftaki Venüs heykeli şeklindeki şişemi de Ayvalık'tan almıştım biliyorsunuz. Bence mutfağımda çok şık oldu...

Ama tabi ki bunlar bana yetmedi :) Kafama koyduğum bir dükkan vardı ki oradan da 1 şişe almalıydım. Neden derseniz markanın adı Kürşat olduğu için :) eşimin adı ile son harfleri farklı olsa da sırf ambalajı için 1 şişe zeytinyağı almaya dükkana girdik. Bu dükkan daha butik bir işletme gibiydi. Çeşitler de çok güzeldi. Meğerse Nişantaşı'nda da bir şubeleri varmış. İçinde bir sürü ot çeşidi olan özel yapım bir şişe zeytinyağı aldım. Dükkan'da satış yapan çok nazik bir bayan vardı. Kendisinden izin aldığım için fotoğrafları paylaşabiliyorum. Gerçekten çok ilgiliydi...




Ayvalık'ın meşhur karadutçusu Kural Karadut

Kurabiye, yeşil zeytin, zeytinyağı alışverişimizden sonra meşhur karadut suyundan içmek üzere mola verdik. Karadutlar da harikaydı. Ben size söyleyim... bu kadar sağlıklı beslenen, en güzel deniz ürünlerini yiyen, otun, sebzenin, meyvenin en tazesini bulan, havası güzel bir yerde yaşayan kimse yaşlanmaz! Sanırım ilerde Ayvalık'ta yaşayabilirim...

Öğle yemeği molası olarak sahilde balık ekmek yedik. Sonra Sarımsaklı'ya döndük. Öğleden sonra denize gittik. Son gün denizin bize yaptığı süpriz şaşırtıcıydı! Su o kadar soğuktu ki resmen donduk. 3 gündür serin olan deniz suyu bugün resmen buzdolabı suyu gibi. Ama benim hoşuma gitti :)

Artık otel katlanılamaz olduğu için akşam yemeğimizi dışarda yemeye karar verdik. Önce güneşin batışını izlemek için Şeytan Sofrası denilen tepeye gideceğiz. Buranın manzarası çok güzelmiş...

Gerçekten o kadar çok insan ve fotoğrafçı vardı ki şaşırdım. Hava çok güzel esiyordu, güneş batıyordu. Sanki bir film sahnesi gibi...

Sizin için çok özel bir fotoğrafım var! Şeytanın ayak izini çektim :)

Şeytanın ayak izi!

Veee muhteşem manzara!

Şeytan Sofrası'nda gün batımı

Güneş battıktan sonra herkes alkışladı sanırım bu bir gelenek...

Akşam yemeği için Ayvalık'a geri döndük ve her yerde bahsi geçen yöresel balık Papalina'dan yemeye karar verdik. Hamsi benzeri küçük bir balık ve onun da tavası yapılıyor. Fikrimi sorarsanız hamsiden çok da farklı bir tadı yoktu.


Otele dönüp bavul hazırlığını yaptık. Yarın sabah erkenden yola çıkacağız. Dönüş anılarımı ve fotoğraflarını sonraki yazımda paylaşacağım. Bu yazı çok uzadı :)

Diyetisyen Serap Orak Tufan
28 Temmuz Cumartesi 2012

www.kendinizeiyibakin.com


Ayvalık Tatili Notları 2


Dün akşam eşim "Bir kahvaltı ne kadar kötü olabilir ki?" dediğinde hiçbirimiz sabah karşılacağımız kahvaltıyı bilmiyorduk ama ne kadar kötü olabileceğini öğrenmiş olduk. Neyseki tatil yeri Ayvalık da en azından yeşil zeytin, domates ve ekmek ile hafif bir kahvaltı yapmış olduk :)

Ayvalık Sarımsaklı'daki 2.günümüz Perşembe'ye rastladığı için daha önceden duyduğumuz Ayvalık pazarına gitmeye karar verdik. Takip edenler bilir hangi ülkeye ve şehre gidersem gideyim eğer pazara rastlarsam mutlaka gezerim. Hatta pazar hangi gün ve nereye kuruluyor öğrenmek isterim. Merak işte, bana Avm gezmekten daha güzel geliyor. Kahvaltıdan sonra denize gitmeden atladık arabaya doğrudan Ayvalık'a gittik.

Öncelikle giysi vs. kısmını, sonra da sebze-meyve kısmını gezdik. Ufak tefek birşeyler aldım. En çok keman şeklinde cam bir zeytinyağı şişesi aldığıma sevindim. Ama tabi o zaman dikkat etmediğim bir ayrıntı yeni ortaya çıktı. Meğerse şişenin altında kırık bir yer varmış. Yıkarken fark ettim. Kullanamayacağıma üzüldüm :( severek almıştım...

Pazardan kavrulmamış balkabağı çekirdeği de aldım. Artık her Türk gibi plajda çekirdek yeme keyfi yapabileceğiz :)
Nohut ekmeği

Perşembe günü pazar olduğu için Ayvalık'ta çok fazla Yunanlı da vardı. Etraftaki adalardan geliyorlarmış. Çok hoşuma gitti. Her iki milletin böyle iç içe yaşaması benim gibi hümanist biri için huzur veren bir durum...

Bu arada her yerde satılan ekmeğin ne olduğunu da anlamış oldum. Nohut ekmeğiymiş. Tadı beyaz ekmek gibi ama içindeki nohut unu farklı bir tat da veriyor. Hafif çörek tadında bir ekmek. Böyle bir ayrıntıyı kaçırmadım tabi hemen 1 tane aldım.
Sakızlı ve zeytinyağlı kurabiye


Bir de tüm ekmek fırınları ve pastanelerde sakızlı kurabiyeler vardı. 1 kutu da sakızlı ve zeytinyağlı kurabiye aldık. Bizim için farklı bir tat olacağı kesin. Ayvalıklılar kesinlikle ağzının tadını biliyor.

Pazarda çok taze ve güzel karidesler satılıyordu. Tahmin edersiniz ki içim gitti ama nerde pişirip yiyeceğiz diye alamadım. Aslına bakarsanız Paris gezimde karidesleri çiğ çiğ yemişliğim de var ama neyse :) ülkemizde bu tarz deniz ürünlerinin çiğ yendiği restoranlar yok tabi...

İskelede çok hoş bir çay bahçesi vardı, pazardan dönen herkes dinlenmek için burayı tercih ettiği için kalabalıktı ama şansımıza tam deniz kıyısında bir masa bulduk. Ben güzel bir Türk kahvesi keyfi yaptım. Diğerleri limonata içmeyi tercih etti. 1 tane sakızlı ve zeytinyağlı kurabiye yedim. Biraz da nohut ekmeğinin tadına baktım. Her ikisini de balıklarla paylaştık. Kıyıda o kadar çok irili ufaklı balık vardı ki...


Öğlen yemeğininde otelde bulgur pilavı vardı. Sadece biraz bulgur pilavı ve salata yedim...


Öğleden sonra denize gittik, yine çok güzeldi. Serin serin tadını çıkartıp biraz da kitap okudum. Daha önce bahsetmişimdir. Özlem Kumrular çok sevdiğim bir yazardır. Aşkın Beş Hali kitabı tam benlik, hatta tatil için çok güzel bir kitap diyebilirim. Ancak tatilde kalabalık olunca fazla kitap okumaya vakit kalmıyor. Aynı yazarın Hoşçakal Milano Hoşçakal Aşkım kitabını okuduğumda İtalya'ya gitmeyi kafaya koymuştum. Kitabı okuduktan 2-3 yıl sonra ilk İtalya gezimi yaptım. Sanırım bu kitap da beni Portekiz'e götürecek. Şimdiden kafamda Lizbon'a gidip fado dinleme fikirleri uçuşmaya başladı, ayrıca kitapta bahsedilen yeşil şaraptan da mutlaka içmek istiyorum. Bilenler yorum yapsın ;) 


İnsan Ege'ye tatile gelir de midye dolma yemez mi? Otelde akşam yemeği yemedim. Akşam yemeğinin tatminsizliği bizi dışarda birşeyler yemeye sevk etti. İyi ki de öyle olmuş. Sokak lezzetlerini en güzel açık büfeye tercih edebilirim.

Midye dolma gerçekten çok güzeldi. İrili ufaklı 10-12 tane yemişimdir. Çok mutlu oldum :)

Buzlu Badem


En sevdiğim yiyeceklerden biri olan buzlu bademi görünce de çok mutlu oldum. Her zaman bulamadığım sadece yazın tatillerde rastlayan bir sokak lezzeti olan buzlu bademden de sanırım 15 tane veya daha fazla yemişimdir.

Aslında artık doymuş olmama rağmen iştahıma yenik düşüp bir de közlenmiş mısır aldım. Ama yarısını bile zor bitirdim. Çünkü çok şiştim. Yemek yemediğim için fazla kalori almış sayılmam ama tam bir abur cubur akşamı oldu.


Dondurmacı Yaşar Usta'nın önünde her zaman sıra var

Sonrasında da Sarımsaklı'da oldukça ünlü olan dondurmacı Yaşar Usta'ya gittik. Ama ben dondurma yemedim çünkü yiyecek yerim kalmadı :) Sadece Sarımsaklı'da ve İstanbul'da Bostancı da şubesi olan Yaşar Usta oldukça medyatikmiş de haberimiz yokmuş. Özellikle meyveli dondurmaları çok güzel. Tatilin son akşamı karadutlu dondurmayı ve arkadaşımınkinden biraz armutlu dondurmayı da tattım. Sorbe kıvamında bir dondurma. İçinde meyvenin kendi parçacıkları da var. Tabi ki Yaşar Usta'yı Vedat Milor da kaçırmamış ve tam puan vermiş. Çok yerinde bir karar...

Harika bir Ayvalık günüydü! Yarın (3. gün) sabahtan denize gidip akşam da Cunda Adası'na gezmeye ve yemeğe gideceğiz...

(devam edecek...)

Diyetisyen Serap Orak Tufan

26 Temmuz Perşembe 2012







Ayvalık Tatili Notları 1


Ayvalık'a ilk kez gidiyordum. Daha önce gidenlerden aldığım bilgiler doğrultusunda beğeneceğimi düşünüyordum. Özellikle tüm yorumların ortak yanı denizin soğuk olmasıydı. İşte buna bayıldım! Çünkü ben de soğuk deniz seviyorum. Ilık olmasından hiç hoşlanmıyorum, yüzerken serinlik hissi vermiyor.

Tatilimizi arkadaşlarımızla (Simla ve Serkan) geçireceğiz, onlar bizden önce tatile çıktılar. Ayvalık'ta otelimizde buluşacağız. Dönüşü de beraber onların arabası ile yapacağımız için giderken otobüsle yolculuk yapalım dedik. Otobüste uyuyamadığım için aslında gündüz seyahat etmek isterdim, ama sadece 4 günümüz olduğundan zamandan kazanmak için Salı gece 01.00'de yola çıktık.

Tabi ki sabaha kadar uyuyamama işkencesine katlanarak yolculuğumuzu tamamladık. Sanırım normalde sırtüstü uyumadığım için bu yolculuklar bana çekilmez geliyor. Kafasını koltuğa koyar koymaz uyuyanlara hem imreniyorum hem de sinir oluyorum! Üniversiteyi Ankara'da okurken 5 yıl boyunca Ankara-Antalya arasını otobüsle gidip geldiğim için bu sinir harplerini çok yaşadım. O nedenle genellikle gündüz yolculuk yapıyordum. Böylelikle kitap da okuyabildiğim için yolculuğun nasıl geçtiğini anlamıyordum. Yol 8 saat sürdüğü için çok kitap bitirmişimdir. Hatta bir keresinde yanımda oturan 50'li yaşlarda bir teyzeden azar bile işitmiştim. Yol boyunca benimle sohbet etmek istemiş ama ben kitabıma gömüldüğüm için çok bozulmuş. "Kızım şu kitabı okumayı biraz bırak da iki çift laf edelim. Kaç saattir okuyorsun valla bana fenalık geldi" demişti :) Otobüsten inmeden önce biraz içini döktü de rahatladı :)

Saat 08.00 gibi Ayvalık otogarında indik. 5-10 dakikalık uykularla bin kere uyanıp sabahı ettiğim için kendimi zombi gibi hissediyordum. Ayrıca otobüsün kliması o kadar çok açıktı ki resmen dondum yanıma hırka falan da almadığım için tir tir titredim. Eşim yanına yedek tişört almış. İşte o tişört beni donmanın eşiğinden kurtardı diyebilirim. Otobüsten iner inmez sıcak birşeyler içmek istiyorum!!!

Bir yere ilk kez gelme duygusunun heyecanıyla (bu duyguyu çok severim) etrafa bakına bakına kahvaltı edecek bir yer aradık, sonra vazgeçtik. Önce Sarımsaklı'ya gidelim sonra orada kahvaltı yaparız diye düşündük.

Avalık-Sarımsaklı arası ulaşım otogardan kalkan minibüslerle sağlanıyor. Bu minibüsler yol üzerindeki duraklardan da yolcu alıyor. Kişi başı 2,5 TL. Sarımsaklı'ya geldikten sonra sahilde bir cafe bulduk ve güzel bir kahvaltı yaptık. İyi ki yapmışız, nedenini anlatacağım...

Tabi ki fotoğraftakilerin tamamını yemedim. Çünkü benim için çok fazlaydı.

Yumurtanın sarısı + beyazının yarısı
4-5 yeşil, 2-3 siyah zeytin
Biraz salatalık ve domates
Toplamda 1 kibrit kutusu kadar kaşar+beyaz peynir
Biraz tereyağ ve bal (işte tereyağa dayanamadığım bir kahvaltı daha, eve almadığım için dışarda bulduğumda mutlaka yiyorum)
Tek şekerli kahve (sütsüz)
3-4 ince dilim ekmek

Burada sabahın tadını çıkardıktan sonra otelimize gittik. Oteli www.tatilsepeti.com'dan bulmuştuk. Çok indirimli ve herşey dahil olduğu için tercih etmiştik. Ramazan ayı olması nedeni ile bu kadar indirimli olduğunu düşünmüştük ama aslında tamamen kalitesi kötü olduğu içinmiş. Yazılarımın bundan sonraki kısmında otelden ve oteldeki yiyeceklerden bahsetmeyeceğim. Çünkü tatilin en kötü kısmı buydu. Otelden bağımsız olarak Ayvalık'ın ve tatilin tadını çıkartmaya karar verdik. Tek söyleyebileceğim AYVALIK SARIMSAKLI'DA BULUNAN ÜRGENÇ OTEL'E ASLA AMA ASLA GİTMEYİN!!!!!!!!!! Dönüşte tatil sepetine şikayet ettik ama bu yetmez bu oteli Turizm Bakanlığı'nda nereye şikayet edebiliyorsak edeceğiz. Böyle bir otel olmaz, olamaz! Tam bir kandırmaca...


Yazımın bundan sonraki kısmında eski usül kaçta ne yedim şeklinde değil de genel olarak bilgi vereceğim.  Çünkü otel nedeniyle saçma sapan bir yeme düzenine girdik ve ben kayıt tutamadım. Daha doğrusu motivasyonum bozuldu ve tutmak istemedim.


Öğleden sonra sahile gittik. Deniz gerçekten çok güzeldi. Dalga yok, temiz, serin, sahil tıklım tıkış değil... Ancak bunu görüntüleyemedim çünkü otel sahilde değildi bu nedenle özel ve güvenli bir plajı yoktu, çalınma riskine karşı telefonumu ve fotoğraf makinemizi yanıma almadım.

İlk Ayvalık tostumu denizden otele dönmeden önce bir cafede yedim ama bana o kadar da güzel ve özel bir yiyecek gibi gelmedi. Daha sonra başka bir gün farklı bir yerde daha yedim (Ayvalık'ta sahilde Tansaş'ın yanındaki büfelerden birinde). Bu daha güzeldi hatta bunu arkadaşım Simla ile paylaştık. Oldukça doyurucuydu. Malesef bunun da fotoğrafını çekmemişim. Öğrendiğim kadarıyla Ayvalık tostunun özelliği nohut unundan yapılan bir ekmek ile hazırlanmasıymış. Yoksa içinin çok da önemli bir özelliği yok. Bildiğin salam, sosis, sucuk, kaşar peyniri, ketçap ve mayonenez karışımı. Bence özelliksiz bir fast food.


Akşam yemeğimde otelde yiyebileceğim en uygun yiyecekleri tabağıma alıp doymaya çalıştım. Sadece tadımlık aldım. Olan çeşitler bu kadardı diyebilirim. Çeşit azdı ama neyseki yemekler lezzetliydi. Sanitasyon ve hijyen konusuna girmek istemiyorum...

1-2 dilim de karpuz yedim...



Yemekten sonra Sarımsaklı sahilde yürüyüş yaptık. Bir cafe de oturup kahve içtik. Herkes yol yorgunu olduğu için fazla kalmadan otele döndük.

Sarımsaklı'nın havasını çok sevdim, nem yok. Yapış yapış olmuyorsun, hoş bir esinti var insanı rahatlatıyor. 2 yıl önceki Kaş tatilimizde nemden ve sıcaktan ne kadar bunaldığımı hatırladım da...

(Devam edecek....)

Diyetisyen Serap Orak Tufan
25 Temmuz Çarşamba 2012




Ayvalık'a gidiyorum...

24 Temmuz Salı 2012

Sevgili blog okurlarım,

Bir süredir düzenli yazmadığımın farkındayım. Hep bir bahane hep bir bahane... İşin aslı resmen tembellik dönemime girdim. Artık bunda Satürn'ün gerilemesi meselesinin ne kadar etkisi vardır bilemiyorum ama, çok ayıp ettim farkındayım. Bir arkadaşımın deyimiyle "1000 kişiyi taktın peşine öyle ben artık yazmıyorum demek yok, mecbur yazacaksın!" 


Aslında ben artık yazmayacağım da demiyorum. Sadece ipin ucu, yani düzeni bir kaçtı toparlayamıyorum. Öncelikle 2. Paris gezimi (annemle yaptığım) yazacağım sonrasında da Ayvalık tatilimi. Çünkü bu gece saat 01.00 otobüsü ile Ayvalık'a gidiyorum. 4 gün denize girip, tüm tembelliğimi sulara gömüp Pazar günü döneceğim...

Bu arada Ayvalık'la ilgili tüyo vermek isteyenlerin yorumlarını beklerim...

Yazmak istediğim başka bir sürü konular da vardı ama artık onları nasıl bir formatta toparlarım bilemiyorum. Bir diyetisyenin beslenme günlüğü olarak başlayan blog, zaman zaman içerik bakımından değişebiliyor. Neden mi? Çünkü ben buyum. Son dönemlerde bir gezi bloguna benzemeye başlasa da asıl konumuz olan diyet ve beslenme konuları temel konu olacak. Hatta bayramdan sonra fazla kilolarımızdan kısa bir sürede kurtulmak için 1-2 haftalık diyet listeleri de vereceğim. İlgilenenler takipte kalsın...

Tatil kitabım sevdiğim bir yazar olan Özlem Kumrular'ın Aşkın Beş Hali'ni de alıp yola çıkıyorum. Yazmak için bolca fotoğraf çekip, anı biriktirmeye devam edeceğim...

Anı kumbaralarınızda çok güzel ve çeşitli anılarınızın birikmesi, dönüp baktıkça ne güzel ve renkli bir hayatım oldu diyebilmeniz dileğiyle...

Geciken yorumlar ve yazılar için beni affedin :)

Diyetisyen Serap Orak Tufan



Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...