melissa mey etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
melissa mey etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Hoşgeldin İnci tanem, canım kızım...


(baştan söyleyeyim bu yazı biraz uzun oldu)


15 Haziran Cumartesi sabahı 06.30'da tuvalete kalktım. Hamilelikte gecede 2-3 kez gitmeye alışıyorsunuz. Ama 07.40'da yeniden ihtiyaç duyup kalkınca önce biraz şaşırdım. Çünkü daha 1 saat önce gittim neden bu kadar sıkıştım ki diye kendi kendime düşündüm. Ve hiç beklemediğim bir anda suyum geldi. Yani tıbbi tabiriyle amniyon kesem patladı ve doğum süreci başladı. Kesenin içindeki sular boşalmaya başladı. Hiç hoş bir his değil açıkcası :(

Genelde böyle durumlarda çok sakinimdir, başıma ne geleceğini bildiğim sürece soğukkanlı olabilirim. Hemen sakince eşimi uyandırdım, çünkü onun panik olacağını biliyordum. Önce uyku sersemi ne dediğimi anlamadı :) Yeni uyanmış bir erkeğe "Hadi kalk suyum geldi" derseniz ilk etapta ne olduğunu algılayamıyor. Ben de daha açık söylemek zorunda kaldım tabi ki. "Yani doğum başladı, hastaneye gidiyoruz" derseniz daha iyi olur :) Bir de "Nasıl yani bugün mü doğuracaksın, kızım bugün mü doğacak?" gibi sabah uyku sersemi sorular duyma olasılığınız da yüksek :)

Eşimi sakinleştirip hemen talimatları verdim. Önce doktoruma mesaj at, sonra Melissa'yı ara (doğum fotoğrafçım, arkadaşım) cevap vermezse mesaj at, annemleri ara (o gece kardeşimde kalmışlardı), ben duşa giriyorum, çıkınca hazırlanıp hastaneye gideriz...

Duştan sonra önce bugün ki 3 randevuma mesaj atıp görüşmeleri iptal ettim. Hesapta bugün ofise gidip çalışacaktım. Hatta Pazartesi bile son bir randevum vardı ama buraya kadarmış, ara vermek zorundayız :)

Eşim doktoruma ulaşmış, Tolga Bey mesajımıza hemen cevap vermiş. Siz hastaneye gidin ben ekibe haber veriyorum ve en kısa zamanda geliyorum demiş. Ama eşim Melissa'ya ulaşamamış, duşumu aldıktan sonra cebi kapalı olan arkadaşıma ev telefonundan ulaştım. Sabah sabah ısrarla telefon çalınca zaten Melissa durumu anlamış ve hemen bana geri döndü. Hastanede buluşmak üzere sözleştik.

Bir süre sonra annem, babam, Semra ve Berra geldiler. Herkes çok heyecanlıydı, hatta hem benim hem de eşimin sırayla duşa girip hazırlanmamıza da çok şaşırdılar. Bizi biraz rahat buldular :) Ben sakindim ama boşalmaya devam eden su nedeniyle biraz gerildim çünkü hastaneye ne giyip gideceğimi bilemedim. Hazırlıksız yakalanmıştım. Size tavsiyem eğer hamileyseniz bu gibi bir durum için evinizde, çantanızda yani yanınızda önceden hasta bezi bulundurun. Çünkü normal pedler bu durum için yeterli değil. Daha önce bana bu konuda bilgi veren olsaydı mutlaka alırdım.

Evden götürülecekleri de alıp hastaneye doğru yola çıktık. Bu arada su boşalmaya devam ediyordu. Evden çıktığımız zaman hafif hafif sancılar da başlamıştı. Ataşehir Memorial Hastanesi'nin doğum katına çıktığımızda zaten bizi bekliyorlardı. Doktorum Tolga Bey haber vermişti. Beni hemen odama alıp hazırlıklara başladılar. Öncelikle bebeğin iyi olduğunu anlamak için karnıma nst cihazını bağladılar. Kızımın kalp atışlarını duyduk. Aynı zamanda sancıların sıklığını ve derecesini de görebildik. Doğum sezeryan olacağı için içim rahattı çünkü şimdiden bu kadar sancı çekiyorsam sonrasını düşünmek bile istemiyordum. 10 dakikada 1'e düşen sancılar oldukça sağlamdı! Hemşire 10.30 civarında bebeği alacaklarını haber verdi. Bu bilgi saat 10.00 civarında geldi. Yarım saat sonra anne olacağım gerçeği ile beraber heyecanlanmaya başladım...

Melissa da bizle aynı anda hastaneye varmıştı. Beraberinde bir arkadaşı da vardı ve hem fotoğraf hem de video çekimi ile ilk andan beri yanımızda oldular.

Artık bütün sülale hastanedeydik :) Ben yokken odayı süsleyin talimatlarını da verdikten sonra beni ameliyathaneye götürmek için geldiler. Önce gerekli damar yolunu açtılar. Artık heyecan yerini biraz korkuya bırakmıştı.

anne olmadan kısa bir süre önce Doç. Dr. Tolga Ergin ile
Doktorumu ameliyathanenin kapısında görünce çok sevindim. İnsanın doktoruna güvenmesi çok önemliymiş. Tolga Bey'i bu kadar sevdiğimi ve ona bu kadar güvendiğimi o ana kadar ben de bilmiyordum. Sonuçta o an yalnızsınız ve orada daha önceden tanıdığınız birini görmek iyi geliyor. Eşim ve Melissa'da ameliyatta yanımda olacaklar ama onları giyinmeleri için başka bir yere aldılar. Operasyon başlamadan kısa bir süre önce yanıma geldiler. Onlar gelmeden önce epiduralim takıldı.

Anestezi doktoruyla da 2 gün önce operasyon öncesi yapılması gereken tahliller için tanışmış ve görüşmüştüm. Dr. İlknur Hanım da bana oldukça güven vermişti. Etrafımda epidural anestezi konusunda olumsuz düşünen ve beni vazgeçirmek isteyenler oldu ama ben kendi bildiğini okuyan biri olduğum için kimseyi dinlemedim. Daha önce pekçok danışanımdan ve arkadaşımdan bu konudaki deneyimlerini dinlediğim için açıkcası genel anesteziyi hiç düşünmedim bile. Ameliyathanede önce belime epiduralim takıldı. O anda korkmadım desem yalan olur ama doktora güvenip sakin olur ve olumlu düşünürseniz rahatlıyorsunuz. Bu konuda deneyimli biri olduğunu bilmek ve İlknur Hanım'ın yaklaşımı da beni rahatlattı. Epidural takıldıktan çok kısa süre sonra belden aşağı kısmım hissizleşti.

İnci ve doktorum Tolga Bey
Zaten ameliyat çok uzun sürmüyor. Başlamadan önce eşim ve Melissa da yanıma geldi. Tüm operasyon sırasında anestezi doktoru İlknur Hanım bir elimden, eşim de diğer elimden tuttu. Onların ellerini sıktım çünkü biraz korktum. Hatta ilk başta gözyaşlarımı tutamadım. Hiç acı duymasam da yapılan işlemleri hissettim. İlknur Hanım "şimdi bebeği alıyorlar" dediği zaman duyduğum heyecanı anlatamam. İnci'nin sesini ilk duyduğumda hissettiğim mutluluğu ve huzuru da tarif edemem. Sonra Tolga Bey kızımı gösterdi bana. O andan itibaren hem ben hem de eşim kendimizi iyice bıraktık. Mutluluktan ağlamak tabirini hayatımda ilk kez bu kadar net yaşadım. Bir de eşimi sakinleştirdiğimi hatırlıyorum çünkü katıla katıla ağlayarak ameliyathaneyi çınlattı diyebiliriz :)

Kızım saat 10.37'de 2940 gram ve 50 cm olarak dünyaya geldi ve aramıza katıldı. Eskiden sadece çifttik artık bir aile olduk. 


ilk aile fotoğrafımız


Sonra bebek, eşim ve Melissa gitti. Benim ameliyatım devam etti. İşlemler bitince beni odama çıkarttılar. Sanırım anestezinin etkisisinden olacak bir süre bana titreme nöbeti geldi. Kendime hakim olamadığım bir şekilde zangır zangır titredim. Tabi ki alt bedenim uyuşuk olduğu için bu titreme üst bölgede oldu.

Her ne kadar uyanık olsamda anestezinin etkisinden dolayı çok halsiz, yorgun, uyuşuktum. Bütün sevdiklerim yanımdaydı. Bir süre sonra İnci'yi de getirdiler. Hemşirelerin de yardımıyla hemen emzirdim. Benden çok İnci yakın davrandı. Çünkü ilk anda anne gibi hissetmiyorsunuz ama bebek size o kadar yakın davranıyor ki aslında bence ilişkiyi ilk güçlendiren o oluyor. Birkaç emzirme sonrasında kızımla birbirimize alıştık diyebilirim.

Hastanede toplam 2 gece kaldık. 2. gece hemşireler İnci'yi 2 saatliğine götürdüler çünkü ben hastaneye ilk gittiğimiz andan beri hiç uyumamıştım. O sayede 2 saat uyuyabildim. Ama ne hikmetse o kadar uykusuz da hissetmiyor insan. Eve çıktıktan sonra uykum da düzene girdi. Bebekle beraber ben de uyudum.

Hastaneye gelen ziyaretçilerimize kuru pasta, poğaça, meyve suyu ikramlarımız oldu. Kızımın hatırası olarak da lokumluğumuzdan ve süslerimizden verdik. Size fikir vermesi açısından onların fotoğraflarını da ekiyorum. Hastanenin ikramı olarak da 1 sürahi lohusa şerbeti vardı. Hiç sevmediğim için ben limonata yapmayı düşünüyordum ama doğum erken olunca o konuda hazırlık yapamadım.

hastane ikramlarımız


Ataşehir Memorial Hastanesi ile ilgili fikirlerime gelince... Öncelikle doğum katında çalışan ve 2,5 gün boyunca benimle ilgilenen hemşirelerin hepsi çok ilgili ve deneyimliydi. Oldukça memnun kaldım. Tek tek isimlerini veremeyeceğim çünkü çok kişi vardı.

Ancak yemekler ve sunumları güzel değildi. Daha önce ben de hastanede çalıştığım için mutfak hizmetlerinin nasıl olduğunu iyi bilirim. Catering hizmeti veren şirketten hiç memnun kalmadım. Personel de ilgili değildi. Böyle bir hastane için oldukça başarısız bir hizmet bence. Yakıştıramadım.

Bu yazı gitgide daha da uzayacak gibi o nedenle sonraki deneyimlerimi ve duygularımı başka bir postta yayınlayacağım.

15 Temmuz'da yani bugün kızım 1 aylık oldu. Onunla ilgilenmekten ve yeni hayatıma alışmaya çalışmaktan bloguma hatta internete zaman ayıramadım. Özellikle ilk günlerde internete bile girmeye fırsatım olmuyordu. Telefonumun sesi çoğunlukla kapalıydı ve aramalara, mesajlara dönemiyordum. Şimdi artık daha rahatım çünkü dikişlerim de artık daha iyileşti ve kendimi daha sağlıklı hissediyorum. İnsanın ağrısı, sancısı varken ve hareketi kısıtlıyken bırakın telefona bakmayı bebekle ilgilenmeyi bile canı istemiyor. Ama o günler geçici, biraz sabırlı ve sakin olursanız sorunsuzca o günleri atlatıyorsunuz. Gözünüzde fazla büyütmeyin...

Gelelim en çok merak edilen bir diğer konuya... Tabi ki kilolar! Doğuma tam 15.5 kilo alarak 70.5 kg ile gittim. Gebelik öncesi kilom 55'di. Doğumdan 10 gün sonra jinekoloğuma kontrole gittiğimde 8 kilosunu vermiştim 62,5 kg olmuştum ama hala çok şiştim. Ondan birkaç gün sonra ayaklarımın, bacaklarımın, karnımın ve yüzümün şişlikleri hızla azaldı ve geçti. Evde baskül olmadığı için henüz tartılamadım ama şu an tüm eski giysilerimi giyebiliyorum. Sadece pantolonlarımın beli biraz sıkı oluyor. Dikişlerim zarar görmesin diye şimdilik pantolon giymiyorum. Sanırım çok kısa bir süre sonra eski formuma girerim. Şimdilik karın egzersizi yapmam yasak olduğu için bu bölgenin sıkılaşmasını kendi doğal haline bırakmak zorundayım. Tahmin ediyorum şu anda 57-58 kg'a inmiş olabilirim. Bir diyetisyen olarak evimde baskülüm yok malesef :) ofise gitmediğim için tartılamıyorum.

Beslenme ile ilgili konuları ve emzirme dönemi bilgilerimi ve deneyimlerimi sonraki yazılarımda anlatacağım. Bu arada sizin paylaşımlarınızı da beklerim.


İnci ve art teyzesi Melissa Mey

Yanımda olup bu mutlu ve unutulmaz zamanlarımızı bizimle paylaşan tüm aile bireylerimize, arkadaşlarımıza, fotoğraflar için sevgili Melissa Mey'e ve arkadaşı Güneş'e, Ataşehir Memorial Hastanesi hemşirelerine, Jinekoloğum Doç Dr. Tolga Ergin'e, anestezi doktoru Uzm. Dr. İlknur Reyhan Sözenoğlu'na, doğumda bulunan ve ilk kontrollerimiz yapan İnci'nin doktoru Uzm. Dr. Erdem Gönüllü'ye çok teşekkür ediyorum.

Ben eşime babalar günü hediyesi ve süprizi olarak İnci'yi verdim :) Çok şükür kızıma sağlıcakla kavuştum, darısı tüm bebek bekleyenlerin başına...


taze anne ve İnci'si


Taze Anne Diyetisyen Serap Orak Tufan ;)

15 Temmuz 2013 

Hamilelikte 38. hafta

13 Haziran Perşembe 2013 günü kızımla 38. haftamızı da tamamladık. Bu yazıyı yazdığım sırada kızımı çoktan kucağıma aldığım için yazının bir anlamı kalmadı gibi ama yine de en azından kısa bir özet geçeyim istiyorum...

İnci için belirlediğimiz doğum tarihi 19 Haziran olduğu için kızım 39 haftalık olarak doğacak diye düşündüğümden artık bu hafta tüm eksiklerimizi tamamlamanın derdine düştüm. Hem sıcaktan hem de ağırlıktan artık hiç birşey yapacak enerjim olmadığından bazı siparişlerimi internetten almaya başladım.

Haftasonu son kez bir İkea turu yapıp bebek odası için koltuk aldık. İkea reklamlarında görmüşsünüzdür. Tam istediğim rahatlıkta ve renkte oldu. Evdeki büyük berjeri de salona getirdik.

Tam 38. haftam bittiğinde Lansinoh'ta çalışan bir arkadaşım bana bir hediye paketi getirdi. İçinde lohusalıkta çok lazım olacak şeyler var. Zaten çoğu doğum yapan kadın bu markayı ve ürünlerini kullanıyor. Boşa değilmiş ben de anladım :)


Gelelim doğum öncesi fotoğraf çekimine... Daha önce de belirttiğim gibi doğumda fotoğraflarımı aynı zamanda yakın arkadaşım olan Melissa Mey çekecek. 38 +1 günümde yani Cuma akşamı beraber bir yemek yiyip, fotoğraf çekme planı yaptık. Bolca sohbet ettik, güldük, eğlendik, efkarlandık. Melissa eşimle ve tek olarak fotoğraflarımı çekti. Çarşamba'ya kadar fırsatımız olmayacaktı.

Arkadaşlarımız geç gitti, yatışımız saat 02.30'u buldu. Cumartesi 3 tane randevum vardı. Saatimi kurup yattım. Sabah kalkıp işe gitmeyi planlamışken henüz doğuma gideceğimi bilmiyordum!

Tam 38 + 2. günümde sabah 07.40'da kızım bizi görmek için daha fazla dayanamadı (dün akşam çok eğlenmiştik sanırım birşeyler kaçırıyorum diye düşündü :) ve normal doğumlarda olduğu gibi ani ve beklenmedik bir şekilde suyum geldi ve sancılar başladı...

Bir sonraki yazımda kızımın doğum hikayesini yazacağım. Girişi yapmış oldum.

Blog yazmakta gecikebiliyorum ama twitterda anında ve daha sık paylaşımda bulunabiliyorum. Takip etmek isterseniz tıklayın :)

Diyetisyen Serap Orak Tufan


281. GÜN

26 Kasım Cumartesi


08.45
1 fincan süt

09.30
1 kupa kahve

Kahvaltımı biraz geç yapmak zorunda kaldım. Evde ekmek kalmamıştı o nedenle tost yapamadım. Ofise gelince sipariş veririm diye düşündüm. Değirmen'den sandviç istedim. 


10.30
1 adet beyaz peynirli sandviç (bol tahıllı bir ekmekten yapılmıştı)

Programım çok yoğundu. İşim 14.30 da bitti. Hemen toparlanıp taksiyle Bağdat Caddesi'ne arkadaşımın yanına gittim. Ani bir kararla Contemporary İstanbul sanat fuarı/sergisine gideceğiz. Yarın son günü kaçırmak istemiyordum. Arkadaşım da gelmek isteyince atladık gittik. Ama öncesinde birşeyler yiyelim dedik...

Saray Muhallebicisi Suadiye'de...

15.30
1 kase tavuklu şehriye çorbası
2-3 lokma ekmek

Sergi harikaydı ama gezmek için daha çok zamana ihtiyaç varmış. Aslında yarım gününü ayırmalı insan. Görmeye değer çok fazla eser var. Bir ressam ve fotoğraf sanatçısı olan arkadaşım MELİSSA MEY'in de eserleri vardı. 2 saat gezdikten sonra en son onu da ziyaret edip fuardan 19.30'da ayrıldım.


Açlıktan ve yorgunluktan bayılmadan yemek yemem lazım artık...

Tekrar Bağdat Caddesi'ne döndüm, eşimle buluşup yemek yiyeceğiz. Sağolsun her zaman aç olan, şekeri düşen karısına evden mandalina getirmiş. Canım kocam, birtanem...

1 adet mandalina

Suadiye'de Dijon adlı restorana gittik. Dekorasyonu çok beğendim rahat koltuklarda yemek yiyorsunuz. Hizmet ve yemekler de çok iyiydi. Arada bir gelip diğer yemekleri de denemek lazım :)


21.30
1/2 porsiyon soğan çorbası (ilk kez yediğim için kıyas yapamam ama bu çok lezzetliydi. Soğan olur da güzel olmaz mı?)
1 porsiyon ballı ve dijon hardallı ızgara tavuk (harikaydı!)
3 kaşık kadar patates püresi
1 dilim kadar ekmek
Bu hafta 3 akşam şarap içtiğim için alkol almadım.


Yemekten sonra arkadaşlarımızla buluşup Suadiye Mado'da oturduk.

22.30
1 fincan sahlep
5-6 tane leblebi
1 çatal ucuyla fıstıklı sarma (eşimin tabağından, böyle tatlıları sevmem ve zor yerim bana çok ağır geliyor hatta ağır kokuyor)


Yemeği geç yediğim tok olduğum ve dikkat etmek istediğim için tatlı yemeden sadece sahlep ve şekersiz çay içerek akşamı tamamladım.

Toplam 2 litreye yakın su

Günün değerlendirmesi : 
Ofiste çok yoğun bir günün ardından dışarıda da çok koşturmalı bir gündü. Uzun süre ayakta kaldığım için güzel kalori de harcamışımdır. Özellikle tüm gün yüksek topukla parmak ucunda olduğum düşünülürse! Ama ne yapayım topuklu ayakkabı giymeyi çok seviyorum. Zaten kadın olmak pek çok acıya katlanmak demek.  Nasılsa yaşlanınca tüm kemiklerimiz eğrilecek, ağrıyacak vs. amaaaannnnn olacaksa topuklu giymekten olsun :)
Tavuklu bir gün oldu, porsiyonlarım ve yemeklerim çok güzeldi bence. Geç yemenin dışında çok sağlıklı beslendim.

26 Kasım Cumartesi

Diyetisyen Serap Orak Tufan

www.seraporak.com
www.kendinizeiyibakin.com
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...