23 Nisan 2012 Pazartesi

Merhabalar,
Dünkü gibi bugün de blogumu yer yemez yazıyorum :)

Öncelikle ulusal egemenlik ve çocuk bayramımız kutlu olsun. Bugünlerde memlekette kutlanmaya değer miraslarımıza sahip çıkmalıyız. Büyük önder Atatürk'ü saygıyla anıyor ve kurduğu Cumhuriyet'e sahip çıkmak üzere bir yaşam tarzı kurduğumu belirtmek istiyorum. Kendi adıma belirtmem gerekirse benim için dindar bir nesil yetiştirmek önemli değil, Türkiye Cumhuriyeti'nin ve Atatürk Türkiyesi'nin değerlerine sahip çıksın, herkese saygılı ve onurlu bir birey olsun, iyi bir insan olmaya çalışsın yeter.


Şu anda Rumeli Hisarı'nda Fincan Cafe'deyim. Ve geç ama güzel bir kahvaltı yaptım. Biraz geç kalktık ve karşıya geçmemiz 11.30'u buldu. Çok trafik olduğu için arabayı park edebileceğimiz ilk cafede kahvaltı etmeye karar verdik.

Servis biraz geç ama mekanın manzarası bu sıkıntıyı telafi ediyor. Çünkü karşımızda erguvanların açtığı harika bir Kanlıca manzarası ve masmavi boğaz var...

Gelelim neler yediğime...


12.30
1/2 karışık menemen- içinde jambon, sucuk,sosis,kaşar peyniri vardı, sosislerini ayırdım sevmiyorum(dolu dolu 3 kaşık kadar)
3 dilim ekmek (üzerine kaymak ve bal sürdüm. Rutinimin dışında bir kahvaltı olduğu için bu fırsatı kaçırmadım)

1/2 ıspanaklı gözleme(diğer yarısını paket yaptırdım)
1-2 dilim domates ve salatalık
1 tane yeşil zeytin
1 bardak çay
10 tane buzlu badem


Şimdi de blogumu yazarken sade nescafemi içiyorum.

Buradan çıkınca dün gidemediğimiz Emirgan Parkı gezimizi yapmayı düşünüyoruz. Oradan da Sabancı Müzesi'ndeki sergiye gitmeyi planlıyoruz. Bakalım planlarımıza ne kadar uyabileceğiz? Şu an saat 13.20

...


Bu trafikte Emirgan Parkı'na ulaşmak ne mümkün! Trafikte dönüp dolanıp, zar zor ilerleyip bir yerlere varma çabasındayken eriştiğimiz ilk cafe de dinlenmeye karar verdik. Çünkü eşim trafikten ve sıcaktan çok bunalmıştı. Nerde olduğumuzu tam anlayamadık ama çay bahçesinin girişinde Şahin Tepesi yazıyordu. Burada bir kahve molası verip Anadolu yakasına geçmeye karar verdik.

15.00
1 fincan az şekerli Türk Kahvesi


Bizim Emirgan Parkı ve Sabancı Müzesi gezisi yine yalan oldu. Zaten İstanbul'da bir tatil gününde sadece 1 mekana gidebilecek enerjiniz, vaktiniz ve trafik şansınız oluyor. Bu güzel ve kalabalık şehirde yaşamanın bedeli ve hatta vergisi diyebiliriz. Bir kez daha bir tatil günü sahil tarafına gelmemeye yemin ederek ayrıldık. Neyse ki trafikte bile kalsak etrafta keyfine varılacak doğal güzellikler vardı...

Burdan ayrılıp yola çıktık, Maslak'tan devam ederek 1. köprüden geçtik. Köprüde hiç trafik yoktu!! Tüm şehir sahil taraflarında olduğu için köprü bomboştu. Önce Kadıköy'e eşimin ailesine uğradık. Biraz da onlara zaman ayıralım dedik..

16.00
1 bardak çay
1 minik ekler pasta


Sonra da arkadaşımız Dilek'e gittik. En güzeli ev gezmesi yapmak aslında, ne trafik gürültüsü ne kalabalık. Kafamız şişmiş resmen. Sabah ki huzur duygusundan eser kalmadı :(


18.00
1 porsiyon mantı (üzerine 1 kaşık yağ döktüm, diyetteyseniz yağsız yiyebilirsiniz)
4 kaşık çoban salata (eşim yaptı,her zamanki gibi harika)
1/2 dilim ekmek (salatanın suyuna batırdım, 3 lokma kadar)

Dilek'e ne zaman gelsek resmen yerleşiyoruz :) sohbet, muhabbet derken vakit nasıl geçiyor anlamıyoruz. Eşimin 20 senelik en yakın arkadaşıdır. Eşimle beni tanıştıran ve evlenmemize vesile olan kişidir kendisi. Bir anlamda ikimizin de başını yaktı diyebiliriz :)) çünkü hem eşim hem ben hiç evlenmeyi düşünmüyorken bir de bakmışız 4 ay içinde evlenmişiz!!


19.00
1 bardak Efes bira (bu şişe bu sezon çıkmış, ben tat olarak bir fark göremedim, sanırım sadece bahara özel ambalaj, tamamını ben içmedim. Dilek ile paylaştık)

20.00
1 adet kivi
4 iri çilek


20.30
2 top karamelli dondurma

Sürekli birşey yiyerek tam bir tatil akşamı yaptık :)

Eve dönünce blog yazmaya üşendiğim ve eşimle vakit geçirmek istediğim için tembellik yaptım. Yarın için yemek yapmaya da gerek yok, yarın akşam arkadaşlarımıza yemeğe davetliyiz. O nedenle yemek de yapmadım. Biz de film izlemeye karar verdik. Benim seçimim Amelie oldu. Bu filmi çok severim. Ayrıca Paris'te geçtiği için de bizi moda sokar diye düşündüm :)

Biletlerimizi aldık. Kısmetse, vizemiz çıkarsa 30 Nisan'da Paris'e gidiyoruz. Bu tatile çok ihtiyacım var...

Evde sadece bir kupa rezene çayı içtim, 1 parça da çikolata yedim.

Bu günlük de bu kadar... Malesef ipadimin şarjının bitmesi nedeni ile tam olarak online olamadı ama olsun.

Diyetisyen Serap Orak Tufan

5 yorum:

  1. Merhaba sizi 2 haftadir takip ediyorum. Eski yazilarinizin hepsine baktim, hatta ogunler, ara ogunler ve saglikli diyet icin neler yapmam gerektigine dair notlar aldim. Benim de zayiflama blogum var. Spor ve duzenli beslenme ile 2 ayda 7 kg verdim ve daha yolum cok uzun. Yazilariniz icin cok tesekkurler, devamini bekliyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Takip ettiğiniz, beğendiğiniz ve düşüncelerinizi paylaştığınız için çok teşekkür ederim. Takip etmeye devam edin faydalı olacağına inanıyorum...
      Sevgiler.

      Blogunuzun adı nedir? Bakmak isterim...

      Sil
  2. Merhaba Serap Hanım,

    Biliyorum iş yoğunluğu arasında vakit ayırabilmek zor ama keşke daha sık yazabilseniz..Yaza yaklaşırken herkesin diet yaptığı şu dönemde gerçekten yazılarınız motive edici oluyor..Özellikle son dönemde uyguladığınız yazım tarzı ile okumak çok zevkli..gidip gezdiğiniz, gördüğünüz ve paylaştığınız yorumladığınız yerler hakkında sizin aracılığınız ile bilgi sahibi oluyoruz..tüm paylaşımlar için tekrar teşekkürler..:)

    Sevgiler..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlginize çok teşekkür ediyorum. Tam da dediğiniz gibi yoğunluktan vakit bulmakta zorlanıyorum ama sizin gibi sadık takipçilerimin yorumları sayesinde motivasyonum da artıyor. Gecikmeleri affedin lütfen, sevgiler...

      Sil
  3. bu yazının üstüne 23 nisan kutlama törenine gidilmeliydi bence....

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...